8 Mayıs 2014 Perşembe

FAUSTO ZONARO (1854-1926)


Fausto Zonaro 18 Eylül 1854 yılında İtalya’nın Padova kentinin küçük bir mahallesi olan Masi’de  orta gelirli bir ailenin çocuğu olarak doğdu.  
1854-1888 yılları arasında hayatı doğum yeri Padova ile resim sanatını geliştirmeye çalıştığı Roma, Napoli ve Venedik kentlerinde geçti; Babası gibi bir inşaat ustası olması düşünülen Zonaro’nun yaptığı çizimlerin çok güzel olması nedeni ile, ailesi resim eğitimi alması için  onu ilk önce Lendira da bulunan Teknik okula, daha sonra Verona da bulunan Akedemi’ye yollamıştır. Teknik okul ve Akedemiyi bitiren Fausto Zonaro,  Venedik kentinde küçük bir sanat okulu ve stüdyo açmıştır. Venedikte ki sanat yaşamı süresince sürekli  Napoliye gidip gelmiştir.
1883 yılında, 29 yaşında iken  Milano kentinde açtığı sergiyi , 1884 ve 1887 yıllarında Venedik ile Napoli kentlerinde açtığı iki sergi takip etmiştir. Yaşantısının  1883-1887 yılları arasını Venedik ve Napolide geçirmiştir. Bu dönemdeki çalışmaları Venedik, Napoli ve çevrelerini peysaj , portre ve sosyal olayları yansıtan eselerdir.
   
    Venedik ve Napoli sergilerinden resimler ;    (İnci dizen kadın ve Gelincikler)     (1883-1887)
1888 yılında 34 yaşında iken büyük umutlarla Paris’e gitti. Empresyonist ressamlar ile çalıştı, atölye açtı, resimler yapmaya başladı, ders vermeye başladı, Kendisi üzerinde büyük etkisi olacak öğrencilerinden Elisa Pante ile tanışarak, onla  beraber yaşamaya başladı. Elisa ile beraber okudukları İstanbul ile ilgili kitaplardan etkilenerek  bundan sonraki  hayatlarını İstanbul’da sürdürmeye karar verirler. İstanbul’a ilk önce daha sonra evleneceği sevgilisi Elisa  gelir, iki,üç ay sonra da kasım ayında Fausto Zonaro da sürekli yaşamak üzere istanbul’a gelir.  Kişisel kaygıları, merakı, daha güvenli bir ortam ve  Pazar arayışı, Zonora’yı 1891 yılında İstanbul a gitmeye yöneltmiştir
   
                    Venedik ve Napoli sergilerinden resimler (Kraliyet Ortamı ve Düş gören Kadın) 1883-1887

1891 yılında, 37 yaşında  İstanbul’a gelen Zonaro sanat hayatının en verimli ve üretken  dönemini İstanbul da geçirecektir, Ancak İstanbula gelen Zonaro’yu , bu kente iki ay önce gelen sevgilisinden başka tanıyan kimse yoktur. Tanımadığı ve tanınmadığı bir ortamda tek başınadır Zonara. İstanbul a gelirken “İnci Dizen Kız”, “Düş Gören Kadın” ile diğer iki üç tablosunu da beraberinde getirmiştir. Düş gören kadın tablosuna hayatı boyunca ayrı bir önem vermiş, kimseye satmamış ancak 1909 da tablo şehzade Abdülmecit efendi tarafından satın alınmıştır. Resim şu anda Ankara Devlet Resim ve Heykel müzesinde sergilenmektedir. 
İstanbuldaki ilk günlerinde vaktinin büyük çoğunluğunu sevgilisi Elisa ile geçiriyordu. Her konuda kendisine  yardımcı olan Elsa  ile İstanbula geldikten bir yıl sonra sonra 1892 yılında İstanbul Saint Espirit kilisesinde evlenirler. Evlendikten sonra ilk evleri Taksim yakınlarında Ayazpaşa mezarlığı yakınlarında ahşap bir evdir, İlk çocukları Faustone 1893 yılında bu evde dünyaya gelir. İstanbul’da yaşarken, İtalya da kalan annesi ile hiç ilişkisini kesmemiş, Saray ressamı olduktan sonra her yıl iznini İtalya’da annesinin yanında geçirmiş ve her seferinde onun resmini yapmayı adet haline getirmiştir.
İstanbulu ve hayatını resim eden Zonaro, 1893 yılından başlayarak bir yandan da  İstanbul’da yaşayan diplomatlar ve ailelerine resim dersleri vermeye başladı. İstanbul’da, o dönemde  yaşayan bir çok kordiplomatik kişi ve  ailesi Zonarodan resim dersleri aldı. Zonaronun ismi bu şekilde kısa sürede İstanbul elit zümresi içerisinde yaygınlık ve saygınlık kazanmaya başladı. İstanbul’da yaşayan bütün yabancı misyonların onu tanıması yanında, 1893 yılında Osmanlı Müze müdürü Osman Hamdi bey Sultan Abdülhamit’in en yakını olan Saray teşrifat müdürü Münir Paşa tanıdıkları arasına girmiştir. Zonaro, Münir Paşa vasıtası ile Yıldız sarayına davet edilir. Artık Osmanlı’nın en yüksek yöneticilerine, elitlerine, entelektüellerine  çok yakındır. Zanoranın en etkilendiği kişilerden biri Osman Hamdi Bey olmuştur.  Osman Hamdi Bey zarif kişiliği ve derin kültürü ile Zonaro’yu çok etkilemiştir. Zanora Osman Hamdi Beyi “ Saygın bir alim, sevecen rahat ve olgun bir insan “ olarak tanımlamaktadır.  Osmanlı resim sanatının kurucularında Ali Rıza Hoca da Zonaro’ nun dostları arasındadır ve Ali Rıza hocanın da bir portresini yapar.

  
                                               İngiliz büyük elçisinin kızının düğünü -1896
1894 yılında geçim sıkıntısını tam olarak üzerinden atamayan Zonaro ailesi, aynı zamanda atölye olarak da kullanacağı,  Cihangir in dar sokaklarından birinde iki katlı ahşap bir eve taşınmıştır.  Bu evde daha sonra çok iyi dost olacağı, her konuda uzun verimli sohbetler yapacağı, ressam, müzisyen, yazar, sanatkar  Celal Esad Arseven ile tanışır. Celal Esad Arseven çok iyi Fransızca konuşmaktadır.
1891-1894 yılları arasında Zanora çalışmalarını büyük çoğunlukla açık havada, kendi atölyesinde hazırladığı ahşap panolar üzerinde yaptı, 40-45 cm ölçülerindeki bu panolar, tuvale göre hem daha sağlamdı ayrıca  taşınmaları ve korunmaları daha kolaydı. Zonara bu resimlerini Yüksek kaldırımdaki Zellich kitapevinde satılmak üzere sergiledi. Bu resimleri  çoğunlukla yabancı turistler “İstanbul hatırası “ olarak ucuz fiyatlar ile alıyorlardı.

    Port of Istambul
 Bosphorus  Old Byzantine Walls
               Zonaro’nun 1891-1894 dönemi, ahşap panolar üzerine yaptığı İstanbul resimleri

1894 yılından itibaren Zonaro’nun verimliliği daha da arttı. Bu yıllarda İstanbul’u en dip köşelerine kadar dolaşan Zonaro kent yaşamı ve insanlar üzerine gözlemler yaptı,  gözlemlerini  tablolara  dönüştürdü.

Fishermen Bringing   Grave
Galata Bridge    
                                                 Zonaro’nun İstanbul kent yaşamı üzerine yaptığı resimler  1894
1896 yılında bir Cuma günü, Zonaro  Galata köprüsünden geçen “Ertuğrul süvari alayı” ile karşılaştı, köprü üzerindeki bu manzara ve beyaz atlara hayran kaldı. Her Cuma günü köprüye giderek gerekli detay ve eskiz çalışmalarını yaptı ve atölyesinde resmi tamamladı. Münir paşa vasıtası ile bu resmi Sultan II Abdülhamit’e takdim etti. Resmi çok beğenen Sultan II Abdülhamit, Zonaro’yu İkinci derece Mecidi Nişanı ile mükaflandırarak,  Ressam –ı Hazreti Şehriyar (Saray ressamı) olarak devlet görevine atadı.  

                                                    Galata köprüsünden geçen Ertuğrul alayı -1896

1896 yılında saray ressamı olarak atanmasının ardından Yıldız saray bahçelerinde çalıştı ve saray bahçeleri ile ilgili  peysaj resimleri yaptı. Bu dönemde Zonaro nu atölyesini bir çok kereler ziyaret eden Şehzade Burhaneddin Efendi ve harem ağası Nadir Ağa, kendisinden bir çok resim satın alarak , kolleksiyonerliğe  bu resimler ile başladılar.
Yıldız sarayı bahçesinde peysaj resimleri yapan Zonaro dan, bir müddet sonra  Sultan II Abdülhamid’in kızı Refia sultanın portresini yapması istendi, Başmabeyinci Faik beyin rehberliğinde hareme götürüldü,. Böylece harem hayatı ile ilgili portre ve resimler yapmaya başladı.

                                       Yıldız Sarayı ndan sultan Abdülaziz in Cuma selamlığına gidişi 

       

 
                                                       Harem yaşantısı ve uzantısı ile ilgili resimleri

1900 senelerinde, sına-i nefiseden ayrılan üç öğrencinin katılımı ile bir resim okulu açtı, Beyoğlu –Parmakkapı’daki bu okulda geceleri ders vermeye başladı. Öğrencileri arasında o yılların önde gelen Türk ailelerinden Doktor Rasim Paşa ve Enver Bey in kızları Mihri ve Celile hanımlar ve Celal Esat Erseven de vardır. Kendisi açtığı bu okul vasıtası ile İstanbul’un tüm yerli ve yabancı ileri gelenleri ile birlikte olmuştur.
1900 lü senelerde, Cihangir den sonra taşındığı  Beşiktaş-Akaretler 50  numaralı atölye evi, İstanbul aydınlarının ve önde gelenlerinin en gözde mekanlarından biri olmuştur. Her kesimden her insan, uluslararası konuklar, değişik dinlerin ve mezheplerin ileri gelenleri , çalışmalarını görmek ve sadece onunla görüşmek üzere ziyaretine geliyorlardı. Enver Bey,  Einston,  Churchill, Şehzade Abdülmecid efendi, Monsignor Bonetti, Adolphe Thalaso, Camille Flammarion, Reşit Saffet Atabinen, Osman Hamdi bey, Marshall von Bieberstein ziyarete gelen ünlü konuklardan bazılarıdır. Güzel sanatlar okulu müdürü Hamdi bey, Mimarlar cemiyeti başkanı, mimar Vallaury dostları arasındadır. İttihat terakkinin güçlü isimlerinden olacak Enver Paşa ile yakın dosttur.
O dönemlerde görkemli bir törenle uğurlanan Surre Alayı her yıl İstanbul’dan yola çıkar Mekke ve Medine ye kadar bir kervan halinde yol boyunca katılan hacılar ile kalabalıklaşarak ilerlerdi. Konvoyun en önündeki deve süslenir ve üzerine Sultanın Kabe’ye ve hicaz halkına gönderdiği “Surre” denilen hediyelerin konduğu mahmel yerleştirilirdi. Her yıl tekrarlanan bu törende Zonaro’ nun ilgisini çeken olaylardan dı.  1903 yılında “Surre alayının” Yıldız Sarayı önünden uğurlanışını izledi, etüdler yaptı. Tablo tamamlandığında Sultan II Abdülhamit e hediye etti. Eseri çok beğenen Abdülhamit kendisine bir isteğinin olup olmadığını sorduğunda oğlunun Galatasaray Lisesinde burslu olarak okuması talebinde bulundu. Zonaronun isteği kabul edildi ve oğlu Faustone 283 numara ile Galatasaray Lisesine kabul edildi.
1904 yılında Rufai dervişleri ile ilgilenmeye başladı ve onlarla ilgili resimler yapmaya başladı.
  
  
                                                                           Rufai Dervişleri ile ilgili resimleri

                                                                               10 Muharrem gösterileri resmi

1905 de sultan II Abdülhamit, Zonaro dan,  Fatih sultan Mehmet’in, İstanbul’u kuşatmasını tasvir eden bir tablolar yapmasını istedi. Tamamladığı resimlerin, Saray tarafından çok güzel bulunması nedeni ile maaşına zam yapıldı. Bu gün elimizde bulunan İstanbul’un Fatih sultan Mehmet tarafından fethini gösteren resimlerin büyük bir kısmı Zonaro tarafından yapılmıştır. Zonaro ayrıca Bellini tarafından yapılan Fatih sultan Mehmet portresinin de reprodiksiyonunu yaparak tablonun günümüze kadar sağlam bir şekilde gelmesini sağlamıştır. İstanbul’un fethini tasvir eden resimlerinde Fatih sultan Mehmet in bindiği beyaz at sanki Ertuğrul alayında bulunan atlardan biridir. Bu da Zonaro’nun Ertuğrul alayından hakikaten çok etkilendiğini göstermektedir.

                                                                   İstanbulun fethi ile ilgili resimleri

Sultan II Abdülhamit in tarihi birer belge niteliğinde olan portrelerini 31 Mart isyanı günlerinde ve ortamında tamamlandı. 27 Nisan 1909 tarihinde Sultan II Abdülhamit tahttan indirildiğinde bu eserler tamamlanmış durumda idi. Zonora tarafından yapılan üç portrede de Sultan Abdülhamit in yüz ifadesine o karmaşık ortamın tedirginliği ve ezikliği hakimdir.

              
                     II Abdülhamit
II Meşrutiyetin ilanını izleyen günlerde İmparatorluk için, için kaynıyordu. Evi, görevi ve sosyal çevresi nedeni ile Zonaro, Akeretler, Beşiktaş ve Yıldız sarayı üçgeninde bütün bu karmaşanın çok yakınında idi. Hatıralarında anlattığına göre 31 mart isyanı korkunç başladı; Bütün şehir’e inanılmaz bir huzursuzluk ve endişe hakim oldu. Yıldız Sarayını bombalamak isteyen Asar-ı Tevfik gemisinin komutanı Ali Kabuli bey, Yıldız sarayının önünde kendi askerleri tarafından parçalanarak öldürüldü. Hareket ordusu ile Avcı Taburları arasında meydana gelen kanlı ve acımasız sokak çatışmalarının ortalarında korku ve tedirginlik ile bekledikleri günlerde Zonaro’ nun semt arkadaşı Enver Bey kapıyı çalarak babasını Zonarolara emanet eder. Ertesi gün bütün şehri alt üst eden çatışmalar sonucunda kentin hakimiyetini Jön Türkler ele geçirir ve bu zafer üstüne Zonaroların evinde Enver bey için büyük bir davet verilir. Portresini yaptığı Enver paşa hatıra olarak Zonara ya, boynundan hiç çıkartmadığı dürbünü hediye eder. Osmanlıda resim sanatının kurucusu sayılan Ali Rıza Hoca da Zonaronun resmini yaptığı yakın arkadaşıdır.
                                 
                             Enver Paşa                                                                                   Ali Rıza Hoca 

İttihatçılardan Enver beyin, 31 Mart İsyanından sonra bir hafta içerisinde Berlin’e atanması ile Zonaro, büyük bir değişimi acılar ile yaşayan İstanbul’da yalnız ve desteksiz kalır. İstanbul da başta Sultan olmak üzere güç dengeleri değişmiştir.
Yeni yönetim sultan II Abdülhamit’in ilgi gösterdiği ve sahip çıktığı iyi kötü her şeyi bütünü ile yok etme düşüncesinde olduğundan Zonaro artık İstanbul da suçlu durumuna düşmüştür. Kendisine İstanbul dan ayrılması söylenir. Bunun üzerine Fausto Zonaro ve ailesi 20 Mart 1910 günü , 56 yaşında iken Sirkeci Garından , Orient exprese binerek ülkesine geri döner.
II Abdülhamit’i tahtan indiren hareket, içinde dostu Enver Paşa ve tanıdığı diğer yetkililer olmasına rağmen, Zonaro’yu zorla sevdiği ve verimli eserler verdiği bu topraklardan kopartarak İtalya ya geri döndürmüştür.
1910 yılında İtalya ya geri döndükten sonra yaşamını ilk bölümünü Roma daha sonra da San Romeo da geçirerek 1929 yılında vefat etti.
1911 yılında Roma da açtığı atölyesinde, hala etkisinden kurtulamadığı Türk motifleri ve görüntüleri ile resim yapmaya devam etti. Ancak Birinci Dünya savaşına giden süreçte  Türk -İtalyan ilişkilerinin bozulması üzerine yaptığı  Türk temalı resimlerle hiç bir sergiye katılamadı .

                        İtalya da iken Osmanlı motifleri ile yaptığı kızının resimleri
1911-1920 yılları arasında İtalyan temalı peysaj çalışmalarına ağırlık verdi ise de, gene de en çok satan ve ilgi duyulan eserleri İstanbul temalı olanlardır. Zonaro bu yıllarda koleksiyonunda bulunan İstanbul temalı tablolardan yeni kopyaları üretmeye devam etmiştir.
1920 yılında eşinden ayrılarak,  kızı ile birlikte yaşamaya başlamıştır
1924 yılında eski notlarını ve gazete yazılarını kullanarak, İstanbul’da geçen anılarını “Venti Anni nel Regno di Abdülhamid – memorie e opera “ adlı kitabı ile kitaplaştırmıştır.
Kader iki eski İstanbulluyu ;  Zonaro ve Sultan Vahdettin’i,  San Remoe de bir araya getirir. Yaşam felsefeleri ve düşünceleri arasında hiçbir benzerlik olmamasına rağmen, bu ikili zaman, zaman  bir araya gelerek belki de İstanbul özlemlerini gidermişlerdir.
15 Mayıs 1926 da Sultan Vahdettin’in ölüm haberi üzerine kızı Mafalda’yı alarak hemen Sultan Vahdettin in yaşadığı ve cenazesinin bulunduğu Villa Manolya ya gitmiş ve cenazesinin başında dua etmiştir.
19 Mayıs 1929 tarihinde, 75 yaşında iken   vefat etmiştir.
Mezarı San Remo da buluna Foce mezarlığındadır. Mezar taşında onun Osmanlı devlet ressamı olduğunu ifade eden büyük bir Osmanlı tuğrası  vardır..

OSMANLI DÖNEMİ POTRE RESİMLERİ
    
                                                                   
     




AİLE RESİMLERİ
      
      
                                                                   Osmanlı dönemi kendi resimleri  (1891-1910)
          
                                                  İtalya dönemi kendi resimleri (1911-1929)
                                  Zonaro’nun eşi

Zonoranın annesi ve çocukları

OSMANLI TOPRAKLARINDA YAŞADIĞI DÖNEMİN GENEL DEĞERLENDİRİLMESİ; 

1891-1910 yılları arasında geçen 19 yıl süresince, istanbulda bir Osmanlı olarak yaşamış, Osmanlı sanat ortamının oluşmasına büyük katkı yapmıştır. İstanbula gelişinden sonra İstanbul konulu 1350 kadar resim yapmıştır. Sarayın dışında şeçkin kişilere de resim satarak , İstanbulda resim piyasasının oluşmasında büyük rol oynamıştır. İstanbulda kaldığı süre içerisinde Avrupa da eser vermeyi ihmal etmemiş, dönem, dönem İtalya ya giderek kısa süreli sergiler açmıştır. Eşi de fotoğrafçılığı öğrenerek çok başarılı sonuçlar elde etmiştir.
Eserlerinin büyük çoğunluğunda resim ettiği Salacak, Üsküdar, Akaretler, Galata köprüsü, ile ilgili resimler bu bölgelerin 19, yy durumlarını yansıtan tarihi belgeler niteliğindedir..
Tulumbacılar, mesire yerleri, balıkçılar gibi istanbulun günlük yaşantısını yansıtan çok eseri vardır. Hazreti Hüseyin in şehit edildiği 10 muharrem törenlerini yansıtan çok güzel resimleri vardır. Diğer yandan çok güzel porte resimleri vardır, Osmanlı sosyal yapısına girmeye çalışmıştır.
Türk Osmanlı Tarihi konuları yansıtan çok güzel resimler yapmıştır.
Bunların dışında İstanbulda yaşayan kadınların günlük hayatını yansıtan çok güzel resimler yapmıştır. Kayıkta ya da ev ortamında saz çalarken, sigara içerken betimlediği kadınların dışında hamam görüntülerini yansıtan resimleri de vardır.
Resimleri gerçekçi ve belge niteliğindedir.
Zonaro’ nun tablolarının tümünde İstanbul un sıcak ve canlı renkleri egemendir, ışık hepsinde öne çıkan plastik bir öğedir,,


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder