8 Mayıs 2014 Perşembe

FAUSTO ZONARO (1854-1926)


Fausto Zonaro 18 Eylül 1854 yılında İtalya’nın Padova kentinin küçük bir mahallesi olan Masi’de  orta gelirli bir ailenin çocuğu olarak doğdu.  
1854-1888 yılları arasında hayatı doğum yeri Padova ile resim sanatını geliştirmeye çalıştığı Roma, Napoli ve Venedik kentlerinde geçti; Babası gibi bir inşaat ustası olması düşünülen Zonaro’nun yaptığı çizimlerin çok güzel olması nedeni ile, ailesi resim eğitimi alması için  onu ilk önce Lendira da bulunan Teknik okula, daha sonra Verona da bulunan Akedemi’ye yollamıştır. Teknik okul ve Akedemiyi bitiren Fausto Zonaro,  Venedik kentinde küçük bir sanat okulu ve stüdyo açmıştır. Venedikte ki sanat yaşamı süresince sürekli  Napoliye gidip gelmiştir.
1883 yılında, 29 yaşında iken  Milano kentinde açtığı sergiyi , 1884 ve 1887 yıllarında Venedik ile Napoli kentlerinde açtığı iki sergi takip etmiştir. Yaşantısının  1883-1887 yılları arasını Venedik ve Napolide geçirmiştir. Bu dönemdeki çalışmaları Venedik, Napoli ve çevrelerini peysaj , portre ve sosyal olayları yansıtan eselerdir.
   
    Venedik ve Napoli sergilerinden resimler ;    (İnci dizen kadın ve Gelincikler)     (1883-1887)
1888 yılında 34 yaşında iken büyük umutlarla Paris’e gitti. Empresyonist ressamlar ile çalıştı, atölye açtı, resimler yapmaya başladı, ders vermeye başladı, Kendisi üzerinde büyük etkisi olacak öğrencilerinden Elisa Pante ile tanışarak, onla  beraber yaşamaya başladı. Elisa ile beraber okudukları İstanbul ile ilgili kitaplardan etkilenerek  bundan sonraki  hayatlarını İstanbul’da sürdürmeye karar verirler. İstanbul’a ilk önce daha sonra evleneceği sevgilisi Elisa  gelir, iki,üç ay sonra da kasım ayında Fausto Zonaro da sürekli yaşamak üzere istanbul’a gelir.  Kişisel kaygıları, merakı, daha güvenli bir ortam ve  Pazar arayışı, Zonora’yı 1891 yılında İstanbul a gitmeye yöneltmiştir
   
                    Venedik ve Napoli sergilerinden resimler (Kraliyet Ortamı ve Düş gören Kadın) 1883-1887

1891 yılında, 37 yaşında  İstanbul’a gelen Zonaro sanat hayatının en verimli ve üretken  dönemini İstanbul da geçirecektir, Ancak İstanbula gelen Zonaro’yu , bu kente iki ay önce gelen sevgilisinden başka tanıyan kimse yoktur. Tanımadığı ve tanınmadığı bir ortamda tek başınadır Zonara. İstanbul a gelirken “İnci Dizen Kız”, “Düş Gören Kadın” ile diğer iki üç tablosunu da beraberinde getirmiştir. Düş gören kadın tablosuna hayatı boyunca ayrı bir önem vermiş, kimseye satmamış ancak 1909 da tablo şehzade Abdülmecit efendi tarafından satın alınmıştır. Resim şu anda Ankara Devlet Resim ve Heykel müzesinde sergilenmektedir. 
İstanbuldaki ilk günlerinde vaktinin büyük çoğunluğunu sevgilisi Elisa ile geçiriyordu. Her konuda kendisine  yardımcı olan Elsa  ile İstanbula geldikten bir yıl sonra sonra 1892 yılında İstanbul Saint Espirit kilisesinde evlenirler. Evlendikten sonra ilk evleri Taksim yakınlarında Ayazpaşa mezarlığı yakınlarında ahşap bir evdir, İlk çocukları Faustone 1893 yılında bu evde dünyaya gelir. İstanbul’da yaşarken, İtalya da kalan annesi ile hiç ilişkisini kesmemiş, Saray ressamı olduktan sonra her yıl iznini İtalya’da annesinin yanında geçirmiş ve her seferinde onun resmini yapmayı adet haline getirmiştir.
İstanbulu ve hayatını resim eden Zonaro, 1893 yılından başlayarak bir yandan da  İstanbul’da yaşayan diplomatlar ve ailelerine resim dersleri vermeye başladı. İstanbul’da, o dönemde  yaşayan bir çok kordiplomatik kişi ve  ailesi Zonarodan resim dersleri aldı. Zonaronun ismi bu şekilde kısa sürede İstanbul elit zümresi içerisinde yaygınlık ve saygınlık kazanmaya başladı. İstanbul’da yaşayan bütün yabancı misyonların onu tanıması yanında, 1893 yılında Osmanlı Müze müdürü Osman Hamdi bey Sultan Abdülhamit’in en yakını olan Saray teşrifat müdürü Münir Paşa tanıdıkları arasına girmiştir. Zonaro, Münir Paşa vasıtası ile Yıldız sarayına davet edilir. Artık Osmanlı’nın en yüksek yöneticilerine, elitlerine, entelektüellerine  çok yakındır. Zanoranın en etkilendiği kişilerden biri Osman Hamdi Bey olmuştur.  Osman Hamdi Bey zarif kişiliği ve derin kültürü ile Zonaro’yu çok etkilemiştir. Zanora Osman Hamdi Beyi “ Saygın bir alim, sevecen rahat ve olgun bir insan “ olarak tanımlamaktadır.  Osmanlı resim sanatının kurucularında Ali Rıza Hoca da Zonaro’ nun dostları arasındadır ve Ali Rıza hocanın da bir portresini yapar.

  
                                               İngiliz büyük elçisinin kızının düğünü -1896
1894 yılında geçim sıkıntısını tam olarak üzerinden atamayan Zonaro ailesi, aynı zamanda atölye olarak da kullanacağı,  Cihangir in dar sokaklarından birinde iki katlı ahşap bir eve taşınmıştır.  Bu evde daha sonra çok iyi dost olacağı, her konuda uzun verimli sohbetler yapacağı, ressam, müzisyen, yazar, sanatkar  Celal Esad Arseven ile tanışır. Celal Esad Arseven çok iyi Fransızca konuşmaktadır.
1891-1894 yılları arasında Zanora çalışmalarını büyük çoğunlukla açık havada, kendi atölyesinde hazırladığı ahşap panolar üzerinde yaptı, 40-45 cm ölçülerindeki bu panolar, tuvale göre hem daha sağlamdı ayrıca  taşınmaları ve korunmaları daha kolaydı. Zonara bu resimlerini Yüksek kaldırımdaki Zellich kitapevinde satılmak üzere sergiledi. Bu resimleri  çoğunlukla yabancı turistler “İstanbul hatırası “ olarak ucuz fiyatlar ile alıyorlardı.

    Port of Istambul
 Bosphorus  Old Byzantine Walls
               Zonaro’nun 1891-1894 dönemi, ahşap panolar üzerine yaptığı İstanbul resimleri

1894 yılından itibaren Zonaro’nun verimliliği daha da arttı. Bu yıllarda İstanbul’u en dip köşelerine kadar dolaşan Zonaro kent yaşamı ve insanlar üzerine gözlemler yaptı,  gözlemlerini  tablolara  dönüştürdü.

Fishermen Bringing   Grave
Galata Bridge    
                                                 Zonaro’nun İstanbul kent yaşamı üzerine yaptığı resimler  1894
1896 yılında bir Cuma günü, Zonaro  Galata köprüsünden geçen “Ertuğrul süvari alayı” ile karşılaştı, köprü üzerindeki bu manzara ve beyaz atlara hayran kaldı. Her Cuma günü köprüye giderek gerekli detay ve eskiz çalışmalarını yaptı ve atölyesinde resmi tamamladı. Münir paşa vasıtası ile bu resmi Sultan II Abdülhamit’e takdim etti. Resmi çok beğenen Sultan II Abdülhamit, Zonaro’yu İkinci derece Mecidi Nişanı ile mükaflandırarak,  Ressam –ı Hazreti Şehriyar (Saray ressamı) olarak devlet görevine atadı.  

                                                    Galata köprüsünden geçen Ertuğrul alayı -1896

1896 yılında saray ressamı olarak atanmasının ardından Yıldız saray bahçelerinde çalıştı ve saray bahçeleri ile ilgili  peysaj resimleri yaptı. Bu dönemde Zonaro nu atölyesini bir çok kereler ziyaret eden Şehzade Burhaneddin Efendi ve harem ağası Nadir Ağa, kendisinden bir çok resim satın alarak , kolleksiyonerliğe  bu resimler ile başladılar.
Yıldız sarayı bahçesinde peysaj resimleri yapan Zonaro dan, bir müddet sonra  Sultan II Abdülhamid’in kızı Refia sultanın portresini yapması istendi, Başmabeyinci Faik beyin rehberliğinde hareme götürüldü,. Böylece harem hayatı ile ilgili portre ve resimler yapmaya başladı.

                                       Yıldız Sarayı ndan sultan Abdülaziz in Cuma selamlığına gidişi 

       

 
                                                       Harem yaşantısı ve uzantısı ile ilgili resimleri

1900 senelerinde, sına-i nefiseden ayrılan üç öğrencinin katılımı ile bir resim okulu açtı, Beyoğlu –Parmakkapı’daki bu okulda geceleri ders vermeye başladı. Öğrencileri arasında o yılların önde gelen Türk ailelerinden Doktor Rasim Paşa ve Enver Bey in kızları Mihri ve Celile hanımlar ve Celal Esat Erseven de vardır. Kendisi açtığı bu okul vasıtası ile İstanbul’un tüm yerli ve yabancı ileri gelenleri ile birlikte olmuştur.
1900 lü senelerde, Cihangir den sonra taşındığı  Beşiktaş-Akaretler 50  numaralı atölye evi, İstanbul aydınlarının ve önde gelenlerinin en gözde mekanlarından biri olmuştur. Her kesimden her insan, uluslararası konuklar, değişik dinlerin ve mezheplerin ileri gelenleri , çalışmalarını görmek ve sadece onunla görüşmek üzere ziyaretine geliyorlardı. Enver Bey,  Einston,  Churchill, Şehzade Abdülmecid efendi, Monsignor Bonetti, Adolphe Thalaso, Camille Flammarion, Reşit Saffet Atabinen, Osman Hamdi bey, Marshall von Bieberstein ziyarete gelen ünlü konuklardan bazılarıdır. Güzel sanatlar okulu müdürü Hamdi bey, Mimarlar cemiyeti başkanı, mimar Vallaury dostları arasındadır. İttihat terakkinin güçlü isimlerinden olacak Enver Paşa ile yakın dosttur.
O dönemlerde görkemli bir törenle uğurlanan Surre Alayı her yıl İstanbul’dan yola çıkar Mekke ve Medine ye kadar bir kervan halinde yol boyunca katılan hacılar ile kalabalıklaşarak ilerlerdi. Konvoyun en önündeki deve süslenir ve üzerine Sultanın Kabe’ye ve hicaz halkına gönderdiği “Surre” denilen hediyelerin konduğu mahmel yerleştirilirdi. Her yıl tekrarlanan bu törende Zonaro’ nun ilgisini çeken olaylardan dı.  1903 yılında “Surre alayının” Yıldız Sarayı önünden uğurlanışını izledi, etüdler yaptı. Tablo tamamlandığında Sultan II Abdülhamit e hediye etti. Eseri çok beğenen Abdülhamit kendisine bir isteğinin olup olmadığını sorduğunda oğlunun Galatasaray Lisesinde burslu olarak okuması talebinde bulundu. Zonaronun isteği kabul edildi ve oğlu Faustone 283 numara ile Galatasaray Lisesine kabul edildi.
1904 yılında Rufai dervişleri ile ilgilenmeye başladı ve onlarla ilgili resimler yapmaya başladı.
  
  
                                                                           Rufai Dervişleri ile ilgili resimleri

                                                                               10 Muharrem gösterileri resmi

1905 de sultan II Abdülhamit, Zonaro dan,  Fatih sultan Mehmet’in, İstanbul’u kuşatmasını tasvir eden bir tablolar yapmasını istedi. Tamamladığı resimlerin, Saray tarafından çok güzel bulunması nedeni ile maaşına zam yapıldı. Bu gün elimizde bulunan İstanbul’un Fatih sultan Mehmet tarafından fethini gösteren resimlerin büyük bir kısmı Zonaro tarafından yapılmıştır. Zonaro ayrıca Bellini tarafından yapılan Fatih sultan Mehmet portresinin de reprodiksiyonunu yaparak tablonun günümüze kadar sağlam bir şekilde gelmesini sağlamıştır. İstanbul’un fethini tasvir eden resimlerinde Fatih sultan Mehmet in bindiği beyaz at sanki Ertuğrul alayında bulunan atlardan biridir. Bu da Zonaro’nun Ertuğrul alayından hakikaten çok etkilendiğini göstermektedir.

                                                                   İstanbulun fethi ile ilgili resimleri

Sultan II Abdülhamit in tarihi birer belge niteliğinde olan portrelerini 31 Mart isyanı günlerinde ve ortamında tamamlandı. 27 Nisan 1909 tarihinde Sultan II Abdülhamit tahttan indirildiğinde bu eserler tamamlanmış durumda idi. Zonora tarafından yapılan üç portrede de Sultan Abdülhamit in yüz ifadesine o karmaşık ortamın tedirginliği ve ezikliği hakimdir.

              
                     II Abdülhamit
II Meşrutiyetin ilanını izleyen günlerde İmparatorluk için, için kaynıyordu. Evi, görevi ve sosyal çevresi nedeni ile Zonaro, Akeretler, Beşiktaş ve Yıldız sarayı üçgeninde bütün bu karmaşanın çok yakınında idi. Hatıralarında anlattığına göre 31 mart isyanı korkunç başladı; Bütün şehir’e inanılmaz bir huzursuzluk ve endişe hakim oldu. Yıldız Sarayını bombalamak isteyen Asar-ı Tevfik gemisinin komutanı Ali Kabuli bey, Yıldız sarayının önünde kendi askerleri tarafından parçalanarak öldürüldü. Hareket ordusu ile Avcı Taburları arasında meydana gelen kanlı ve acımasız sokak çatışmalarının ortalarında korku ve tedirginlik ile bekledikleri günlerde Zonaro’ nun semt arkadaşı Enver Bey kapıyı çalarak babasını Zonarolara emanet eder. Ertesi gün bütün şehri alt üst eden çatışmalar sonucunda kentin hakimiyetini Jön Türkler ele geçirir ve bu zafer üstüne Zonaroların evinde Enver bey için büyük bir davet verilir. Portresini yaptığı Enver paşa hatıra olarak Zonara ya, boynundan hiç çıkartmadığı dürbünü hediye eder. Osmanlıda resim sanatının kurucusu sayılan Ali Rıza Hoca da Zonaronun resmini yaptığı yakın arkadaşıdır.
                                 
                             Enver Paşa                                                                                   Ali Rıza Hoca 

İttihatçılardan Enver beyin, 31 Mart İsyanından sonra bir hafta içerisinde Berlin’e atanması ile Zonaro, büyük bir değişimi acılar ile yaşayan İstanbul’da yalnız ve desteksiz kalır. İstanbul da başta Sultan olmak üzere güç dengeleri değişmiştir.
Yeni yönetim sultan II Abdülhamit’in ilgi gösterdiği ve sahip çıktığı iyi kötü her şeyi bütünü ile yok etme düşüncesinde olduğundan Zonaro artık İstanbul da suçlu durumuna düşmüştür. Kendisine İstanbul dan ayrılması söylenir. Bunun üzerine Fausto Zonaro ve ailesi 20 Mart 1910 günü , 56 yaşında iken Sirkeci Garından , Orient exprese binerek ülkesine geri döner.
II Abdülhamit’i tahtan indiren hareket, içinde dostu Enver Paşa ve tanıdığı diğer yetkililer olmasına rağmen, Zonaro’yu zorla sevdiği ve verimli eserler verdiği bu topraklardan kopartarak İtalya ya geri döndürmüştür.
1910 yılında İtalya ya geri döndükten sonra yaşamını ilk bölümünü Roma daha sonra da San Romeo da geçirerek 1929 yılında vefat etti.
1911 yılında Roma da açtığı atölyesinde, hala etkisinden kurtulamadığı Türk motifleri ve görüntüleri ile resim yapmaya devam etti. Ancak Birinci Dünya savaşına giden süreçte  Türk -İtalyan ilişkilerinin bozulması üzerine yaptığı  Türk temalı resimlerle hiç bir sergiye katılamadı .

                        İtalya da iken Osmanlı motifleri ile yaptığı kızının resimleri
1911-1920 yılları arasında İtalyan temalı peysaj çalışmalarına ağırlık verdi ise de, gene de en çok satan ve ilgi duyulan eserleri İstanbul temalı olanlardır. Zonaro bu yıllarda koleksiyonunda bulunan İstanbul temalı tablolardan yeni kopyaları üretmeye devam etmiştir.
1920 yılında eşinden ayrılarak,  kızı ile birlikte yaşamaya başlamıştır
1924 yılında eski notlarını ve gazete yazılarını kullanarak, İstanbul’da geçen anılarını “Venti Anni nel Regno di Abdülhamid – memorie e opera “ adlı kitabı ile kitaplaştırmıştır.
Kader iki eski İstanbulluyu ;  Zonaro ve Sultan Vahdettin’i,  San Remoe de bir araya getirir. Yaşam felsefeleri ve düşünceleri arasında hiçbir benzerlik olmamasına rağmen, bu ikili zaman, zaman  bir araya gelerek belki de İstanbul özlemlerini gidermişlerdir.
15 Mayıs 1926 da Sultan Vahdettin’in ölüm haberi üzerine kızı Mafalda’yı alarak hemen Sultan Vahdettin in yaşadığı ve cenazesinin bulunduğu Villa Manolya ya gitmiş ve cenazesinin başında dua etmiştir.
19 Mayıs 1929 tarihinde, 75 yaşında iken   vefat etmiştir.
Mezarı San Remo da buluna Foce mezarlığındadır. Mezar taşında onun Osmanlı devlet ressamı olduğunu ifade eden büyük bir Osmanlı tuğrası  vardır..

OSMANLI DÖNEMİ POTRE RESİMLERİ
    
                                                                   
     




AİLE RESİMLERİ
      
      
                                                                   Osmanlı dönemi kendi resimleri  (1891-1910)
          
                                                  İtalya dönemi kendi resimleri (1911-1929)
                                  Zonaro’nun eşi

Zonoranın annesi ve çocukları

OSMANLI TOPRAKLARINDA YAŞADIĞI DÖNEMİN GENEL DEĞERLENDİRİLMESİ; 

1891-1910 yılları arasında geçen 19 yıl süresince, istanbulda bir Osmanlı olarak yaşamış, Osmanlı sanat ortamının oluşmasına büyük katkı yapmıştır. İstanbula gelişinden sonra İstanbul konulu 1350 kadar resim yapmıştır. Sarayın dışında şeçkin kişilere de resim satarak , İstanbulda resim piyasasının oluşmasında büyük rol oynamıştır. İstanbulda kaldığı süre içerisinde Avrupa da eser vermeyi ihmal etmemiş, dönem, dönem İtalya ya giderek kısa süreli sergiler açmıştır. Eşi de fotoğrafçılığı öğrenerek çok başarılı sonuçlar elde etmiştir.
Eserlerinin büyük çoğunluğunda resim ettiği Salacak, Üsküdar, Akaretler, Galata köprüsü, ile ilgili resimler bu bölgelerin 19, yy durumlarını yansıtan tarihi belgeler niteliğindedir..
Tulumbacılar, mesire yerleri, balıkçılar gibi istanbulun günlük yaşantısını yansıtan çok eseri vardır. Hazreti Hüseyin in şehit edildiği 10 muharrem törenlerini yansıtan çok güzel resimleri vardır. Diğer yandan çok güzel porte resimleri vardır, Osmanlı sosyal yapısına girmeye çalışmıştır.
Türk Osmanlı Tarihi konuları yansıtan çok güzel resimler yapmıştır.
Bunların dışında İstanbulda yaşayan kadınların günlük hayatını yansıtan çok güzel resimler yapmıştır. Kayıkta ya da ev ortamında saz çalarken, sigara içerken betimlediği kadınların dışında hamam görüntülerini yansıtan resimleri de vardır.
Resimleri gerçekçi ve belge niteliğindedir.
Zonaro’ nun tablolarının tümünde İstanbul un sıcak ve canlı renkleri egemendir, ışık hepsinde öne çıkan plastik bir öğedir,,


7 Mayıs 2014 Çarşamba

OSMANLI ŞEHZADELERİ


Kuruluşundan, I Mehmed dönemine kadar (1413-1421), Osmanlılarda padişah soyundan gelen erkek çocuklara “ÇELEBİ”  lakabı  verilirdi. Padişah soyundan gelen ve taht varisi olan erkekler bu tarihten sonra “ŞEHZADE”, Tanzimat’ın ilanından sonra (1839) ise “EFENDİ”  lakapları ile anıldılar. 
Osmanlı şehzadeleri, imparatorluğun ilk dönemlerinde, devlet yönetimini öğrenmeleri ve deneyim kazanmaları için Sancakbeyi olarak genellikle eski Anadolu beyliklerinin merkezi olan Kastamonu, Kütahya, Konya, Manisa, Amasya gibi sancaklara gönderilirdi. Kalabalık bir maiyetle, bir veya daha fazla Lalanın gözetiminde sancaklara giden ve “ÇELEBİ SULTAN” diye anılan bu şehzadeler adlarına tuğra çekerler, hüküm yazarlar, ancak kesinlikle kendi adlarına para bastıramazlar ve, hutbe okutamazlardı. Bu şekilde tüm şehzadeler devlet yönetimi açısından çok iyi bir pratik yaparken etraflarında bulunan hocalardan da çok iyi bir teorik eğitim alırlardı. 
Osmanlı Devlet Yönetimi, esas olarak tek kişilik, mutlak otoriter bir sistemdir. Devlet yapısı içerisinde bir çok yardımcı unsur olmasına rağmen Padişahlar alınan kararlar ve uygulamalarında mutlak etkili olmuşlardır. Padişahlar, kurulduğu günden itibaren Osmanlı devlet yönetiminin sürekliliğinde ve başarılarında birinci derecede etkili olmuşlardır. Bu nedenle Padişahların iyi yetişmeleri, özgüven, siyasal,  kişilik, yetenek ve yönetim becerilerini şehzadelik dönemlerinde geliştirebilmeleri  çok önemli olmuştur. 
Şehzadelerin, eğitimlerini tamamlamak için, 16 yy sonlarına kadar sancak beyi olarak Anadolu’nun belli merkez şehirlerine atanması, onların çok iyi yetişmelerini sağlamıştır.  Ancak diğer yandan ise, zaten var olan ancak Fatih Sultan Mehmed’in yasallaştırdığı “Kardeş Katli Geleneği” nedeni ile bazı şehzadelerin babalarına ya da kardeşlerine karşı ayaklanmalarına yol açarak taht kavgası girişmelerine yol açmıştır. Bu nedenle II Selim’den  (1566-1574) itibaren sadece Velihat şehzadeler sancağa vali olarak atanmıştır. III Mehmed döneminde (1595-1603) bu uygulamada ortadan kaldırılmıştır. Şehzadelerin sancaklara vali olarak gönderildiği dönem şehzadelerin çok iyi yetiştirildikleri ancak baba padişahın ölmesi üzerine, iktidara sahip olmak üzere kaçınılmaz olarak birbirlerine karşı savaştıkları ve bu savaşlarda sancaklarındaki askerleri kullandıkları bir dönemdir. Ancak diğer yandan Osmanlı hanedanına “Yükselme” ve “Büyüme” yaşattığı  bir dönemdir. 
III Mehmed döneminden (1595-1603) itibaren şehzadeler, Sarayın “şimşirlik” denilen büyük ölçüde dışarı ile ilişkisi kesilmiş özel bir bölümünde sıkı bir göz altında tam bir “kafes hayatı” yaşamaya başlamıştır. Şimşirlik çok sayıda odadan oluşan Harem dairesine bitişik 12 dairelik bir mekandır. Yüksek duvarlar ve şimşir ağaçları ile çevrilidir ve ortasında ufak bir bahçe vardır. Şehzadelerin burada yaşam sürmeleri, bir çeşit hücre hapsinden farksızdır. Şimşirlikteki Şehzadeler sıkı bir gözetim ve denetim altında tutulur, kimse ile görüşemez ve yazışamazlardı. Kendi aralarında bile görüşemezlerdi. Hastalandıklarında hekim yanlarına ancak padişahın emri ile girerdi. Anneleri de ancak padişahın emri ve sık, sık olmaması koşulu ile çocuklarını görmeye gidebilirdi. Babası öldürülüp şimşirlikte yaşamaya başlayan şehzadelerin öğrenimi yarıda kesilir bunlar ancak okur, yazar bir cariyeden aldıkları dersler ile öğrenimlerini sürdürebilirdi. Şimşirlikte her hangi bir cariye doğum yaparsa, doğanın kız erkek olduğuna bakılmaksızın, çocuk hemen öldürüldü.  İlerde tahta çıkacak şehzadelerin bu denli kişilik ve güven yıpratıcı ortamlarda yetişmesi Osmanlı hanedanına sonradan yapılan değerlendirmelerle  “Duraklama” ve “Gerileme” diye tanımlanan dönemleri yaşatmıştır. Bu dönemde de yoğun olarak görülmese de,  padişahlar tahta çıkar, çıkmaz değil ama tahta çıktıktan bir müddet sonra, iktidarlarına tehlike oluşturabilir düşüncesi ile kardeşlerini ve yeğenlerini öldürtmüşlerdir.
1808 yılında II Mahmud döneminde şimşirlik uygulamasına son verilmiştir ve bu tarihten sonra Osmanlı hanedanında her hangi bir şekilde şehzade öldürme olayı olmamıştır.  1839 da Tanzimat döneminde şimşirlik uygulaması yasal olarak ortadan kaldırılmıştır. Ancak II Abdülhamid döneminde (1876-1839) Osmanlı şehzadeleri yine çeşitli saray ya da konaklarda çok sıkı göz hapsinde tutularak yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Eğitim seviyeleri düşmüştür.  II Meşrutiyetten sonra ise Osmanlı şehzadelerine geniş bir özgürlük tanındığı gibi, eğitimlerine de gereken önem tekrardan verilmiştir. Ancak  paradoksal bir şekilde en iyi teorik yönetim, sanat, edebiyat, batılı çağdaş düzeyde eğitimi aldığı varsayılan şehzadeler Osmanlı hanedanına  “Yıkılış” dönemlerini yaşatmışlardır. O zaman eğitimlerinin hangi ölçülerde iyi veya yeterli olduğu tartışılması gereken ayrı bir konudur.
Osmanlı devletinde özellikle kuruluş döneminde tahta padişah çıkartılırken Oğuz töresi uygulanırdı. Töreye göre bir devlet, bir ailenin ortaklaşa mülkü idi. Devletin en tepesine geçecek kişi, devlet erkanı ve üst düzey komutanlar tarafından ve söz konusu ailenin bireyleri arasından seçilirdi. Seçilenin,  ailenin  yaşça en büyüğü ve de eski padişahın oğlu olması gerekiyordu.
Osmanlı devletinin ilk iki Sultanı Osman ve Orhan Beyler, Oğuz törelerine uygun olarak, tüm şehzadeler arasından babalarının vasiyetlerine göre ve toplumun kurumlarının tavsiyeleri ve kabulleri ile seçilmişlerdir (1299-1360). Kuruluş ve ilk gelişim dönemini kapsayan bu dönemde şehzade katli olmamıştır.  Ancak Osmanlı devletinin üçüncü hükümdarı I Murad’ın (1360-1389) saltanata gelmesi ile kardeş öldürmeleri yani diğer şehzadelerin öldürülmeleri başlamıştır ve iktidarın güvenliği ve sürekliliğini sağlayabilmek için acımasızca bir dönem devam etmiştir. Yedinci Sultanı II Mehmed (Fatih) (1451-1481) zamanında yayınlanan Fatih kanunları ile yeni padişahın tahta geçerken diğer kardeşlerini öldürülmeleri geleneği yasal hale getirilmiştir. 14. Sultan I Ahmed dönemine (1603-1617) kadar bu yasa acımasızca devam etmiş ancak bu dönemde Ekberiyet kuralı getirilerek, Padişahın ölümünden sonra saltanatın, Osmanlı ailesinin en büyüğüne aktarılması gelenek haline getirilmiştir.  1360-1617 yılları arasındaki dönem, her sultanın tahta çıktığında kardeşleri olan diğer  Osmanlı şehzadelerinin boğdurulmasının en yoğun olarak görüldüğü dönemdir. Bu dönem, Osmanlı toplumunda ve devlet yapısı içerisinde en şanslı olarak görülen, en fazla eğitim alan, en saygın durumda olan şehzadeler için, kendi açılarından en fazla trajedinin yaşandığı dönemdir. Bir padişahın ölmesi, diğer bir tanımla iktidar değişimi,  şehzadelerinden birisi için güç ve mutluluk olurken diğerleri için ailelerini de kapsayacak şekilde ölüm olmuştur. “ Kuruluş” ve “Yükselme” dönemlerini kapsayan bu dönem Osmanlı Ailesi bireyleri için birisi,  yani yeni padişah dışında, en üzüntülü ve acı dönemdir. Devletin  başarısı ve sürekliliği, aile içerisinde, padişah olanların dışında kalan şehzadelere karşı yürütülen, nerde ise soy kırım olarak tanımlanabilecek insafsız politikalar sayesinde sağlanmıştır.  Bu dönem kurban dönemidir. Bu dönem acımasız doğa kuralların uygulandığı bir dönemdir. Arıların bir kovanda düzeni sağlayabilmek için bir “kraliçe “ arıdan başkasına izin vermeyip, potansiyel “kraliçe “ arı adaylarını öldürmesi gibi, diğer yandan aslan, kaplan, kurt gibi vahşi hayvan sürülerinde birden fazla erkek lider bırakmayıp diğerlerini öldürmesi gibi, soyun sürdürülmesini sağlayan doğa daki vahşi yaşam ile uyumlu ancak acımasız bir dönemdir.  Kendi aile yapısındaki acımasızlıklarla “Yükselme” dönemini oluşturmaları Osmanlı devlet yapısının paradoksu dur.
I Ahmed döneminden (1603-1617)  sonra başlayan “EKBERİYET” kuralı ile, mevcut  Padişahın ölümünün ardından  saltanatın Osmanlı ailesinin en yaşlı üyesine geçmesi,  iktidar geçişlerini daha kansız hale getirilmiştir.  EKBERİYET döneminden önce saltanat sadece ölen padişahın oğullarına geçerken, “Ekberiyet” döneminde saltanat ölen padişahın kardeşlerine veya yeğenlerine’ de geçmeye başlamıştır.  Ekberiyet kuralı ile Osmanlı ailesinde taht mirasçıları olabilecek erkek şehzadeler güvenle çoğalmış, yaşamları belli ölçülerde güvence altına alınmıştır. Ancak bu seferde tahta geçebilecek çok velihat olduğundan, diğer bir tanımla potansiyel padişah bol olduğundan bir padişahı iktidardan indirip diğerini getirmek için, yeniçerileri kullanmaya kadar giden saray oyunları ve isyanlar başlamıştır. Bu isyanlar ve saray oyunları Osmanlıların zayıflamasının önemli nedenlerinden olmuştur.  Ekberiyet kuralını getiren I Ahmed döneminden sonra, Osmanlı tarihinde, o güne kadar olmayan, çok yoğun olarak isyanlar ve padişahların zorla görevden alınıp idam edilmesi veya hapis edilmesi dönemi de başlamıştır. Ekberiyet kuralı şehzade öldürülmesini tümden ortadan kaldırmasa da önemli ölçüde azaltmıştır.  Bu dönem 1617-1923 dönemini kaplamıştır. Şehzadeler açısından daha demokratik ve güvenli gibi görünen bu dönem paradoksal bir şekilde Osmanlı devletinin “Duraklama”, “Gerileme” ve “Yıkılış” dönemlerine denk gelmektedir.

Ekberiyet  kuralı ile birlikte gene paradoksal şekilde ailenin en yaşlı üyelerinin iktidara gelmesi beklenirken, çıkan isyanlar yüzünden padişahların görevden alınması veya öldürülmesi sonucu çaresiz olarak dönem, dönem Osmanlı hanedanından çocuk yaşta padişahlar da saltanata gelmeye başlamıştır; Örneğin Ekberiyet kuralını getiren 14. Padişah  I Ahmed 13 yaşında, 16. Padişah  II Osman 14 yaşında, 17. Padişah  IV Murad 11 yaşında,  19. Padişah  IV Mehmed 6 yaşında, 21.  Padişah II Ahmed 4 yaşında ve  31. Padişah Abdülmecid 16 yaşında Saltanata gelmişlerdir. Bu dönemlerde Valide sultanlar sadrazamları kullanarak devlet yönetime ağırlığını koymuşlar ve yönetim erkini sadrazam ve Valide sultanlara kaydırmışlardır. Başta görünen bir Padişah vardır ancak güç giderek kendi dışındaki kişilere kaymaktadır, daha doğrusu sorumsuz, sorumlulara kaymaktadır. Ekberiyet kuralı ile şehzadelerin, ilerde padişah oldukları vakit onlara büyük deneyimler kazandıran belli illere vali olarak atanması da sona erince, Osmanlı hanedanı, tepe yönetimi olarak giderek zayıflamaya başlamıştır.  Bu dönemde tahta geçen veya çıkan isyanlar sonucu tahta çıkartılan Padişahların önemli bir kısmının yaşları çok küçüktür, deneyimleri yoktur.  Bu dönem, daha sonra  Osmanlının “Duraklama” ve “Gerileme”  olarak tanımlanan dönemidir.  Osmanlıyı yıkan dış etmenler vardır ancak Şehzade yönetimleri  ve padişah iktidar değişimleri açısından dönem, dönem  yaşadıkları önemli  iç zafiyetlerini de  gözden uzak tutmamak gerekir.

Ekberiyet kuralı ile Osmanlı devleti, Padişahların,  yeniçeri isyanları veya sadrazamlar ve valde sultanların teşviki ile oluşan saray içi oyunlar nedeni ile görevden alınıp, göreve getirildiği zamanlar yaşayarak kendine öz güveni yitirdiği dönemler yaşamıştır. 15. Padişah olan I Mustafa iki yıl yaptığı padişahlıktan sonra davranışlarının akıl dışı olduğu görülerek görevden alınmış yerine II Osman getirilmiştir. 16. Padişah II Osman ancak dört yıl görev yapabilmiş çıkan isyan sonucunda öldürülmüştür. I Mustafa tekrar tahta geçirilmiş ancak bir yıl görevde kalarak,  çıkan isyan sonucunda tekrardan tahtan indirilmiştir. 18. Padişah olan İbrahim 8 yıl tahtta kaldıktan sonra çıkan yeniçeri isyanları sonucunda önce tutuklanmış, sonra saraya hapis edilmiş daha sonra ise boğdurulmuştur. 19. Padişah olan IV Mehmed 39 yıl saltanattan sonra ağalar ve Yeniçeriler isyanı sonucu tutuklanmış, tahttan indirilerek Edirne sarayına kapatılmış ve altı yıl süren hapislik döneminden sonra vefat etmiştir. 21. Padişah olan II Mustafa 8 yıl süren bir saltanat döneminden sonra zorla tahttan indirildikten 4 ay sonra ölmüştür. 23. Padişah olan III Ahmed 27 yıl süren bir iktidar döneminden sonra çıkan ayaklanmalar sonucu kendi isteği ile tahtı bırakmış ve 6 yıl süren esaret hayatı sonunda ölmüştür. 28. Padişah olan III Selim 18 yıl süren saltanat döneminden sonra yaptığı ıslahat hareketlerine karşı çıkan yeniçeri isyanları sonucunda saltanatı bırakmak zorunda kalmıştır. 32. Padişah olan Abdülaziz 15 yıl süren bir saltanat döneminden sonra çıkan isyan sonucu görevden alınmış ve kısa sürede isyancılar tarafından öldürülmüştür.  (Kimi tarihçiler intihar ettiğini söylemektedir) 33. Padişah olan V Murad yaklaşık bir yıl süren saltanat döneminden sonra isyancılar tarafından görevden alınmıştır. 34. Padişah  olan II Abdülhamit 33 yıl süren saltanatının ardından Meclisi Mebusan tarafından görevden alınmıştır. 36. Padişah olan VI Mehmed Vahdeddin 4 yıl süren saltanattan sonra, Anadolu hükümeti tarafından görevden alınarak Avrupa’ya sürgüne gönderilmiş ve Cumhuriyet ilan edilmiştir.  

1839 Yılında 31.Padişah olarak saltanata gelen Abdülmecid,  oğulları ile birlikte olarak Osmanlının son yüzyılına damgasını vurmuştur. Kendisinden sonra saltanata gelen 5 Padişahtan dördü sultan Abdülmecid’in oğullarıdır. Bunlardan V Murat 1876-1876 yılları arasında, II Abdülhamit 1876-1909 yılları arasında, V Mehmed Reşat 1909-1918 yılları arasında ve  VI Mehmed Vahdeddin ise son sultan olarak 1918-1922 yılları arasında padişahlık yapmışlardır. Osmanlının son yüz yılına Sultan  Abdülmecid ve oğulları dönemi  denilse pek yanlış olmaz.   VI Mehmed Vahdeddin e gelinceye kadar Abdülmecid’den sonra saltanata gelen dört Padişahtan  üçü saray isyanları veya Meclisi Mebusan tarafından görevden alınmıştır.  Son dönem Osmanlı padişahları için artık başka bir irade tarafından görevden alınmak gelenek haline gelmiştir.  Son sultan VI Mehmed Vahdeddin in de görevden alınıp Cumhuriyetin ilan edilmesi bu anlamda toplum ve Osmanlı hanedanı için artık, zan edildiği kadar olağanüstü değildir.  34. Osmanlı Sultanı II Abdülhamid 1909 yılında Meclisi Mebusan tarafından görevinden alınır ve yine Meclisi Mebusan tarafında V Mehmed Reşat Osmanlı Sultanlığına getirilir. Osmanlı devleti kendini yıkacak ve büyük bir mağlubiyet tattıracak, 1914-1918 yılları arasında süren I Dünya Savaşı sürecine Meclisi Mebusan  ve  V Mehmed  Reşat döneminde girer. Bu sürecin sonunda Osmanlının başkenti İstanbul bile işgal edilir, Meclisi Mebusan dağıtılır, sultan V Mehmed Reşat üzüntüsünden kalp krizi geçirerek  1918 yılında 74 yaşında aniden vefat eder. Savaş mağlubu, başkenti işgal edilmiş ve bütün yurdu işgale hazır bir ülkede böyle bir göreve hazırlanmamış ve beklentisi olmayan  Vahdeddin çaresiz Padişahlık makamına getirilir.  Hazırlıksızdır ve deneyimsizdir ve bu süreçten sorumlu tuttuğu İttihat Terakki ve mensuplarına bu işgalden kurtulmak için güvenmemektedir. Güvenebileceği çok az sayıda üst düzey rütbeli Subay vardır, bunlardan bir tanesi de beklentisi olmayan bir şehzade iken beraber resmi Almanya seyahati yaptığı ve düşünce ve kişiliğe güvenerek inandığı Mustafa Kemal ATATÜRK ‘dür.

Osmanlı devlet yapısının I Ahmed den sonra başlayan “Ekberiyet” dönemine, şehzadeler ve sultanlar açısından ağırlıklı olarak damgasını vuran yanı; şehzadelerin her saltanat değişiminde artık öldürülmemesi, ancak çocuk denilecek yaşta saltanata gelmeleri ve bu nedenle özellikle yönetimlerinin ilk dönemlerinde valide sultanların ve sadrazamların güç ve yetki alanlarını genişleterek at koşturmasıdır.  Ayrıca bu dönem yeniçeri isyanları veya saray oyunları ile padişahların tahttan zorla indirildiği, hapis edildiği hatta öldürüldüğü bir dönemdir.  Bu dönem aşağı yukarı Osmanlıların, tarihte “Duraklama”, “ Gerileme” ve “Yıkılma” diye tanımlanan dönemlerine denk gelmektedir.

Her şeyin zamanla karşıtına dönüşmesi olgusu, Osmanlının  “PORFİROGENETOS” diye tanımlanan şehzadelerinde de görülür. Bunlar konumları icabı ile en çok azap çekenler olarak görülse de, diğer şehzadeler öldürülürken veya sürgün edilirken bunlar güven ve belli bir saygınlık içerisinde yaşamlarını tamamlayabilmişler, soylarını da tehdit altına almadan büyük olasılıkla günümüze kadar getirebilmişlerdir.  “PORFİROGENETOS” eski yunanca kökenli bir deyim olup anlamı da Prens veya Prenses sayılabilmek için sarayda dünya ya gelmiş olma şartıdır. Bizans da olduğu gibi Osmanlı hanedanına mensup olabilmek için ilk şart sarayda doğmuş olmaktır. Padişahın cariyelerinden biri her hangi bir nedenle, saraydan dışlanıp, uzaklaştırılıp, başka birisi ile nikahlanırsa, daha sonra ise padişahtan hamile kaldığı anlaşılırsa bile, dünya ya gelen çocuk padişah ile ilişkilendirilmez, onun sayılmaz, erkek ise şehzadelik, kız ise sultanlık hakkını yitirirdi. Ancak, hiçbir şekilde tahttan pay alamayacak bu çocukların iyi bir şekilde yetişmesi ve iyi görevlere gelmesi için devlet elinden geleni yapardı.    

Osmanlı tarihinde şehzade olduğu halde sarayda doğmadığı için şehzade sayılmayan üç kişi vardır. Bunların anneleri, hamileliklerin çok erken dönemlerinde padişahtan hamile oldukları fark edilmeden sarayın dışına çıkartılan ve başkası ile evlendirilen cariyelerdir. Yavuz Sultan Selim’in oğlu “Üveys Paşa”, II Mustafa’nın oğlu “Hekimoğlu Ali Paşa” ve Abdülmecid’in oğlu “Zülüflü İsmail Paşa” şehzadelik hakkı olmayan şehzadelerdir.  Bunlardan “Üveys Paşa”  Yavuz Sultan Selim’in  bütün çocukları arasında Kanuni Sultan Süleyman da dahil olmak üzere gerek dış görünüş gerekse kişilik olarak babasına en çok benzeyendir. Yemen’e beylerbeyi olarak atanmış ve orada bir çatışmada şehit olmuştur. II Mustafa’nın şehzade sayılmayan oğlu “Hekimoğlu Ali Paşa” iyi bir eğitimden geçirilerek devlet hizmetinde kısa zamanda yükselmiş ve üç kez sadrazamlık yapmıştır. Abdülmecid’in şehzade sayılmayan oğlu “Zülüflü İsmail paşa” ise askeri okular nazırı olarak görev yapmış, yaşamını Göztepe de saraydan farksız köşkünde geçirmiştir.  

Osmanlı ailesi,  İmparatorluğu sürdürmek ve parçalatmamak için iktidar değişimlerinde uzun bir dönem padişah olanın dışındaki diğer kardeşleri ve onların oğullarını  öldürerek, bunu gelenek ve yasa haline getirerek, kendi öz gen kaynaklarına en acımaz davranan iktidar ailelerinden biridir. Osmanlı hanedanı, tarih süreci içerisinde aileden sadece bir kişinin hayatta olduğu, kardeş ve çocukların olmadığı dönemleri yaşarken,  diğer yandan ise bir padişahtan 112 çoçuğun  olduğu dönemleri de yaşamıştır. I Selim öldüğünde(1520)  kendisinden başka Osmanlı soyundan bir tek oğlu Kanuni Sultan Süleyman vardır.  I Ahmed tahta çıktığında (1603),  13 yaşındadır, kendisi zaten çocuk olduğu için daha doğmuş hiç çocuğu yoktur, hayatta sadece deli olarak bilinen Mustafa adlı erkek kardeşi vardır. Diğer yandan ise III Murad’ın  (1574), 112 çocuğu vardır. Bunlardan erkek olan 20 tanesi, nerdeyse soykırım sayılacak şekilde kendisinden sonra tahta çıkan III Mehmed tarafından boğdurulmuştur. Osmanlı devleti, uzun bir dönem padişahların erkek çocuklarına, daha sonra tahta çıkacak birisi hariç  acımasızca davranırken, padişahların kız çocuklarını dokunmamış ve devlet üst yönetimindeki paşalarla evlendirerek Osmanlının sınırları içerisinde değişik yerleşim yerlerine dağıtmıştır. Erkek tarafından gelen tüm Osmanlılar tarih süreci içerisinde ya bertaraf edilmelerine ve en sonunda Cumhuriyet ilanı ile Türkiye Cumhuriyetinin dışına sürülmelerine rağmen, 600 yıllık bir iktidar sürecinde Osmanlı hanedanına  mensup  kadınlardan gelen genlerin ve saray dışında doğdukları için şehzade kabul edilmeyen genlerin Anadolu’nun veya Balkanların her yerine dağıldığını tahmin edilebilir. Bu nedenle günün birinde Anadolu’nun veya Balkanların en ücra köyünde bir Osmanlı hanedan gen’inin  görülmesi şaşırtıcı olmayacaktır.


Osmanlı padişahlarının şehzadeleri ve başlarına gelenler ile kapsamlı bilgi Çizelge 1’de belirtilmiştir. Çizelge 1’in detayı irdelenmesi, Osmanlı hanedanı şehzadelerinin, tarih süreci içerisinde yaşadıkları kaçınılmaz faciaları ve Osmanlının kaçınılmaz sürecini özet olarak ana hatları ile belirtmektedir.

Çizelge 1. Osmanlı Padişah ve şehzadeleri
SIRA

SULTANIN
 İSMİ
YAŞAM
SÜRESİ
İKTİDAR SÜRESİ
PADİŞAHLIK YAŞI
ŞEHZADELERİ
1
OSMAN GAZİ 
1258 – 1326
68 YAŞINDA HASTALANARAK ÖLDÜ
1299 – 1326
27 YIL
41
ERTUĞRUL GAZİ ÖLDÜĞÜNDE 90 YAŞINI GEÇMİŞ BULUNUYORDU. SAĞLIĞI ÖLÜMÜNDEN ÇOK ÖNCE BOZULDUĞU İÇİN DEVLET YÖNETİMİNİ UZUN ZAMANDIR KÜÇÜK OĞLU OSMAN GAZİ’YE BIRAKMIŞTI. ERTUĞRUL BEY’İN ÖLÜMÜNDEN SONRA BOYUN İLERİ GELENLERİNİN KENDİ ARASINDA YAPILAN GÖRÜŞMELER SONUCUNDA SALTANAT, ERTUĞRUL BEYİN KARDEŞİ DÜNDAR BEY DE HEVESLİ OLMASINA RAĞMEN, OĞLU OSMAN GAZİYE VERİLDİ. OSMAN GAZİ SULTAN OLDUKTAN BİR MÜDDET SONRA, KENDİ YÖNETİMİNE SÜREKLİ MUHALEFET EDEN VE BU MUHALEFETİ YAYGINLAŞTIRMAYA ÇALIŞAN AMCASI DÜNDAR BEYİ KENDİ ELLERİ İLE OK ATARAK ÖLDÜRMÜŞTÜR. OSMAN GAZİNİN; ORHAN BEY, PAZARLI BEY, ÇOBAN BEY, HAMİD BEY, ALAADİN BEY, MELİK BEY, VE SAVCI BEY OLMAK ÜZERE 7 ŞEHZADESİ VARDIR, OSMAN GAZİ’NİN ÖLÜMÜNDEN SONRA ORHAN GAZİ SULTAN OLMUŞTUR. OSMAN BEY YAŞAMININ SON DÖNEMLERİNDE SAĞLIĞI BOZULDUĞUNDAN KENDİSİ HAYATTA İKEN İKTİDARI, OĞLU ORHAN GAZİ’YE DEVİR ETMİŞTİR. OSMAN BEYİN ÖLÜMÜNDEN SONRA, OSMAN BEYİN OĞULLARI VE BEYLİK İLERİ GELENLERİ BİR ARAYA GELMİŞLER ALAADDİN BEY’İN SALTANATA GEÇMESİNE KARAR VERMİŞLERDİR. AMA ALAADDİN BEY, GÖSTERMİŞ OLDUĞU ASKERİ BAŞARILARDAN DOLAYI ORHAN BEYİN BU SORUMLULUĞA DAHA LAYIK OLDUĞUNU BELİRTEREK SALTANATI KABUL ETMEMİŞ BU ŞEKİLDE ORHAN BEY SULTAN SEÇİLMİŞTİR. GEREK OSMAN BEYİN GEREK ORHAN GAZİ NİN VE I MURAD’IN SALTANATA GELİŞİNDE HEM BABA VASİYETLERİ, HEM DE AİLE İÇİ VE GENİŞ BİR TOPLULUK KESİMİ ARASINDA DANIŞMA ESAS ALINARAK. BOY’UN EN DEĞERLİSİ VE KABUL GÖRENİ SALTANATA GETİRİLMEYE ÇALIŞILMIŞTIR.
2
ORHAN GAZİ
1286 – 1359
73 YAŞINDA HASTALANARAK ÖLDÜ
1326-1360
34 YIL
40
ORHAN GAZİNİN; SÜLEYMAN PAŞA, MURAD, İBRAHİM, HALİL, KASIM VE EYÜP OLMAK ÜZERE 6 ERKEK ŞEHZADESİ VARDIR. BUNLARDAN SÜLEYMAN PAŞA, ORHAN GAZİDEN SONRA SULTAN OLMASI İÇİN HERKESİN HEMFİKİR OLDUĞU BİR VELİHATTIR. SÜLEYMAN PAŞA RUMELİNİN OSMANLI TOPRAĞI HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLMESİNE ÇOK BÜYÜK HİZMETLER ETMİŞTİR. ANCAK BİR AV SIRASINDA ÖLMESİ ÜZERİNE TAHT YOLU I MURAD’A AÇILMIŞTIR.  SÜLEYMAN PAŞANIN ÖLÜMÜNE ÇOK ÜZÜLEN ORHAN GAZİ YETKİLERİNİN BÜYÜK BİR KISMINI OĞLU MURAD’A DEVİR EDEREK YARI İNZİVAYA ÇEKİLMİŞTİR. ORHAN GAZİNİN BURSADA ÖLMESİ ÜZERİNE BURSA AHİLERİ TOPLANTI YAPIP, RUMELİDE SAVAŞTA BULUNAN I MURAD’I BURSAYA ÇAĞIRIP SULTAN İLAN ETMİŞLERDİR. KADER SALTANATIN, ŞEHZADELERİN EN İYİSİ OLARAK BİLİNENE AKTARILMASINA İZİN VERMEMİŞTİR.
3
I MURAD
1326 – 1389
63 YAŞINDA ÖLDÜ
(SULTAN İKEN KOSOVA SAVAŞI SIRASINDA SAVAŞTA DÜŞMAN TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜ)
1360-1389
29 YIL

34
 I MURAD TAHTA ÇIKINCA HAYATTA OLAN KARDEŞLERİNDEN HALİL VE İBRAHİM’İ İDAM ETTİRMİŞTİR. OSMANLILARDA TAHTA ÇIKAR ÇIKMAZ DİĞER KARDEŞLERİN ÖLDÜRÜLMESİ I MURAD İLE BAŞLAMIŞTIR DENİLEBİLİR.  I MURAD’IN YAKUP, BEYAZIT, SAVCI VE İBRAHİM ADINDA DÖRT OĞLU VARDI. BUNLARDAN SAVCI BEY, BABASI YAŞARKEN VE İKTİDARDA İKEN SALTANAT İÇİN AYAKLANDIĞINDAN BABASI I MURAD TARAFINDAN İDAM ETTİRİLMİŞTİR. I MURAD KOSOVA SAVAŞI SIRASINDA ÖLÜNCE YANINDA BULUNAN OĞLU BEYAZIT SALTANATA EL KOYMUŞ. HALK VE DEVLET İLERİ GELENLERİ TARAFINDAN ÇOK BEĞENİLEN VE GELECEK SULTAN DİYE TANIMLANAN YAKUP’U HEMEN İDAM ETTİRMİŞTİR. I MURAD VE YAKUP ÇELEBİNİN CENAZELERİ BURSA’DA BERABERCE DEFİN EDİLMİŞLERDİR. SALTANAT KABUL GÖREN EN İYİYE AKTARILAMAMIŞTIR.
4
I BEYAZIT
1360 – 1402
42 YAŞINDA ÖLDÜ
(ANKARA SAVAŞINDA TİMURA YENİLEREK ESİR EDİLDİ VE ZEHİRLEYEREK KENDİNİ ÖLDÜRDÜ, BURSAYA DEFİN EDİLDİ)
1389-1402
13 YIL

29
I BEYAZIT IN 5 OĞLU VARDIR; ŞEHZADE MEHMET, EMİR SÜLEYMAN, MUSA, İSA VE MUSTAFA. RUMELİ DE SÜREKLİ GENİŞLEYEN OSMANLILAR,  MOĞOL ŞAHI TİMUR’UN ANKARA YAKINLARINDA I BEYAZITI ESİR ALMASI ÜZERİNE İLK DEFA BU ÖLÇEKTE BİR YENİLGİ İLE TANIŞTILAR. ANCAK, ZAFERİNİN ARDINDAN TİMUR ANADOLUDA SÜREKLİ KALMAMIŞ, AZERBEYCAN’A DOĞRU GERİ ÇEKİLİRKEN ANADOLUYU OSMANLI DÖNEMİ ÖNCESİ ESKİ BEYLİKLERİNE GERİ VERİP PAYLAŞTIRMIŞTIR. BURSA YÖRESİ İLE RUMELİYİ DE I BEYAZIT’IN ŞEHZADELERİNE VERMİŞTİR. BÖYLECE ANADOLU VE RUMELİ’DE  OSMANLININ SAĞLADIĞI BİRLİK PARÇALANMIŞTIR. OSMANLI TAHTINDA YAKLAŞIK 10 YIL SÜRECEK BOŞLUK VE BELİRSİZLİK OLUŞMUŞTUR.

FETRET DÖNEMİ
BU DÖNEMİ OSMANLILAR PADİŞAHSIZ VE ÇALKANTILI BİR ŞEKİLDE GEÇİRMEK ZORUNDA KALDILAR
1402-1413


ANKARA SAVAŞI YENİLGİSİNDEN SONRA, I BEYAZIT IN ÇOÇUKLARINDAN MEHMET VALİSİ BULUNDUĞU AMASYA YA ÇEKİLDİ,  EMİR SÜLEYMAN RUMELİYE GEÇTİ, İSA ÇELEBİ BURSA YA, MUSA ÇELEBİ DE BALIKESİRE ÇEKİLDİ. BU DÖNEMDE İLK ÖNCE İSA VE MUSA ÇELEBİLER BİRBİRLERİ İLE SAVAŞTILAR. İSA ÇELEBİ MUSA ÇELEBİNİN ÜZERİNE YÜRÜYEREK ONA ÜSTÜNLÜK SAĞLADI, BURSA DA PADİŞAHLIĞINI İLAN ETTİ, YENİLEN MUSA ÇELEBİ İSE AMASYADA BULUNAN MEHMED ÇELEBİNİN YANINA ÇEKİLDİ.  AMASYADA BULUNAN MEHMEDİN ANADOLUNUN İKİSİ ARASINDA PAYLAŞILMASI ÖNERİSİNİ BURSA’DA BULUNAN İSA ÇELEBİ BÜYÜK EVLAT OLDUĞUNU ÖNE SÜREREK, GERİ ÇEVİRDİ. BUNUN ÜZERİNE MEHMED ORDUSU İLE İSA ÇELEBİNİN ÜZERİNE YÜRÜYEREK BURSA YAKINLARINDA İSA ÇELEBİ VE ORDUSUNU YENİLGİYE UĞRATTI, İSA ÇELEBİ BU YENİLGİ ÜZERİNE BİZANSA ORADAN DA EMİR SÜLEYMAN DENETİMİNDEKİ EDİRNE YE GEÇTİ. ÇELEBİ MEHMED BURSA DA PADİŞAHLIĞINI İLAN ETTİ VE ADINA PARA BASTIRDI. İSA ÇELEBİ, BİR MÜDDET SONRA MEHMEDE KARŞI İKİNCİ KEZ SAVAŞIP YENİLİNCE, GÜVENDİĞİ KARAMANOĞLU MEHMEDİN YANINA KAÇTI İSE DE KARAMANOĞLU İLE ANLAŞAN MEHMED ÇELEBİ TARAFINDAN ÖLDÜRTÜLDÜ. ÇELEBİ MEHMED ARTIK ANADOLUDA EPEY GÜÇLENMİŞTİ. BU DURUMU KENDİSİ İÇİN TEHLİKELİ OLARAK GÖREN SÜLEYMAN ÇELEBİ, EDİRNEDEN BURSA ÜZERİNE YÜRÜYÜNCE ÇELEBİ MEHMED AMASYAYA ÇEKİLMEK ZORUNDA KALDI. ANKARAYI ALAN SÜLEYMAN, ÇELEBİ MEHMEDİN HAREKET ALANINI İYİCE DARALTARAK BURSA YA ÇEKİLDİ. AMASYA YA GERİ ÇEKİLEN MEHMED, SÜLEYMAN ÇELEBİYİ SIKIŞTIRMAK İÇİN DAHA ÖNCEDEN KENDİNE SIĞINAN KARDEŞİ MUSA’YI EGEMENLİK İLAN ETMESİ İÇİN EDİRNEYE GÖNDERDİ. MUSA ÇELEBİ BURADA SÜLEYMAN ÇELEBİYE KARŞI ORDU TOPLADI, ANCAK ÇIKAN ÇATIŞMA SONUCUNDA SÜLEYMAN ÇELEBİYE YENİLEREK EFLAK’A KAÇTI. DAHA SONRA EFLAKTAN TOPLADIĞI GÜÇLER İLE EDİRNEYİ ANİDEN BASIP, SÜLEYMAN ÇELEBİYİ ÖLDÜRTTÜ VE HÜKÜMDARLIĞINI İLAN ETTİ. BU DÖNEMDEN SONRA HAYATTA KALAN İKİ KARDEŞTEN ÇELEBİ MEHMED VE MUSA ÇELEBİ ARASINDA YAŞANAN BİR SÜRÜ ÇATIŞMALAR SONUCU, MUSA ÇELEBİ YARALI OLARAK ELE GEÇİRİLDİ, YAKALANIP ÖLDÜRÜLDÜ, CESEDİ BURSAYA GÖTÜRÜLEREK BABASININ YANINA GÖMÜLDÜ. HAYATTA KALAN TEK ŞEHZADE MEHMED İLE OSMANLI TARİHTEKİ YÜRÜYÜŞÜNE DEVAM ETMEYE BAŞLADI.  BU ARADA BİR DE DÜZMECE MUSTAFA OLAYI YAŞANDI. MUSTAFA BEYAZITIN OĞULLARINDAN İDİ. ANKARA SAVAŞINDA ÖLDÜĞÜ VEYA TİMUR TARAFINDAN ESİR ALINIP BABASI İLE BİRLİKTE SAMERKANT’A GÖTÜRÜLDÜĞÜ KONUSUNDA ÇELİŞKİLİ HABERLER VARDI. TİMURUN ÖLÜMÜNDEN SONRA SERBEST KALAN MUSTAFA ANADOLUYA GEÇEREK O DA DİĞER KARDEŞLERİ GİBİ SALTANATTA HAK İDDA ETMEYE BAŞLAMIŞTIR. EDİRNEYE GEÇEREK KENDİ ADINA PARA BASARAK SULTANLIĞINI İLAN ETMİŞ ANCAK YAPILAN SAVAŞTA MEHMED ÇELEBİYE YENİLEREK SELANİK’E SIĞINMIŞTIR, ÇELEBİ MEHMED BİZANS İMPARATORU II MANUEL İLE GÖRÜŞEREK YILLIK 900 000 AKÇE ÖDEMEK KOŞULU İLE DÜZMECE MUSTAFA NIN YAŞAM BOYU LİMMİ ADASINDA TUTSAK TUTULMASI İÇİN ANLAŞMIŞTIR.  
5
I MEHMED
1379 – 1421
42 YAŞINDA AV SIRASINDA ATTAN DÜŞEREK ÖLDÜ
1413-1421
8 YIL
34
I MEHMED FETRET DEVRİNDEN SONRA KARDEŞLERİ İLE GİRİŞTİĞİ ÇATIŞMALAR SONUCU ONLARI ÖLDÜRÜP OSMANLI TAHTINA GEÇEREK, OSMANLININ TARİH İÇERİSİNDEKİ YÜRÜYÜŞÜNE DEVAM ETMESİNİ SAĞLADI. BU NEDENLE I MEHMED OSMANLININ İKİNCİ KURUCUSU OLARAK DA ANILIR. TÜM KARDEŞLERİNİ VE ONLARIN EVLATLARINIDA ÖLDÜRÜP TEK BAŞINA TAHTA ÇIKMIŞTIR. OSMANLININ II KURUCUSU OLARAK KABUL EDİLEN I MEHMEDİN 18 ÇOÇUĞU OLDUĞU VAR SAYILIR AMA BUNLARDAN İSİMLERİ BİLİNEN; MEHMED ÇELEBİ, AHMED ÇELEBİ, MURAD ÇELEBİ, KASIM ÇELEBİ, KÜÇÜK MUSTAFA, MAHMUD ÇELEBİ, YUSUF ÇELEBİ VE ORHAN ÇELEBİ’DİR. I MEHMED EDİRNE DE SÜREK AVI SIRASINDA ATTAN DÜŞEREK FELÇ OLMUŞTUR, ÖLÜM DÖŞEĞİNDE OLDUĞUNU HİS EDİNCE OĞLU MURAD’IN EDİRNEYE GETİRİLİP SULTAN İLAN EDİLMESİNİ VEZİRLERİNE VASİYET ETMİŞTİR. BU VASİYET GEREĞİ I MEHMED İN ÖLÜMÜ SONRASI MURAD ÇELEBİ EDİRNEYE GETİRİLİP TAHTA GEÇİRİLMİŞTİR.
6
II MURAD
1402-1451
AMASYA-EDİRNE,
KABRİ BURSA’DA
49 YAŞINDA HASTALANARAK  ÖLDÜ
1421-1444
1445-1451
29 YIL
19
II MURAD SALTANATA GEÇİNCE, AMCASI OLDUĞUNU İDDA EDEN VE İMROZ ADASINDA TUTUKLU BULUNAN MUSTAFA İLE UĞRAŞMAK ZORUNDA KALMIŞTIR. OSMANLI- BİZANS İLİŞKİLERİNİN BOZULMASI ÜZERİNE, BİZANSLAR TUTUKLU BULUNAN MUSTAFA’YI SERBEST BIRAKMIŞLAR VE MUSTAFA EDİRNEYE GİREREK SULTANLIĞINI İLAN ETMİŞTİR. ANCAK II MURADIN KENDİSİNİ YENİLGEYE UĞRATMASI ÜZERİNE YAKALANARAK İ1422 TARİHİNDE İDAM EDİLMİŞTİR. 
II MURAD’IN, AHMED, ALAEDDİN, HASAN, ORHAN, KÜÇÜK AHMED VE MEHMED, ADINDA 6 ŞEHZADE’Sİ VARDIR.  BUNLARDAN DÖRDÜ; AHMED, ALAEDDİN, HASAN VE ORHAN, II MURAD HAYATTA İKEN ÖLMÜŞLERDİR. II MURAD ÖLDÜĞÜNDE YAŞAYAN İKİ ŞEHZADESİ VARDIR BUNLARDAN BİRİ KENDİ ELİ İLE GENÇ YAŞTA PADİŞAHLIK MAKAMINA GETİRDİĞİ II MEHMED VE ÇOK KÜÇÜK YAŞTAKİ KÜÇÜK AHMED. II MEHMED DAHA SONRALARI FATİH SULTAN MEHMED DİYE ANILACAKTIR.
7
II MEHMED
1432-1481
49 YAŞINDA ÖLDÜ
(SAVAŞ İÇİN SEFERE  GİDERKEN YOLDA ÖLMÜŞTÜR, ZEHİRLENDİĞİNE DAİR SÖYLENTİ VARDIR )
1444- 1445
1451-1481
31 YIL
12
19
II MEHMED TAHTA ÇIKINCA HENÜZ KUNDAKTA BULUNAN DİĞER KARDEŞİ KÜÇÜK AHMEDİ, SALTANATA GELDİĞİ GÜN, BELKİ İLERDE SALTANAT İDDASINDA BULUNARAK TAHT KAVGASINA YOL AÇABİLİR ENDİŞESİ İLE BOĞDURMUŞTUR. ŞEHZADE KÜÇÜK AHMEDİN CENAZESİ II MURAD IN CENAZESİ İLE BİRLİKTE BURSA’YA GÖNDERİLİP DEFİN EDİLMİŞTİR. YAYINLANAN FATİH KANUNLARI İLE, OLASI TAHT KAVGALARINI ÖNLEMEK İÇİN PADİŞAHLARA KARDEŞLERİNİ ÖLDÜRME YETKİSİ VERİLMİŞTİR.
 II MEHMED’İN MUSTAFA, BEYAZIT VE CEM ADINDA ÜÇ ŞEHZADESİ VARDIR, BUNLARDAN MUSTAFA, II MEHMED HAYATTA İKEN VEFAT ETMİŞTİR. GERİYE KALAN ŞEHZADELERDEN BEYAZIT, CEM DEN 12 YAŞ DAHA BÜYÜKTÜR. BEYAZIT AMASYA’DA, CEM KONYA DA VALİLİK YAPMAKTADIR. SÖYLENTİYE GÖRE ZEVK VE SEFAYA HATTA AFYON İÇMEYE MERAKLI OLAN BEYAZITI BABASI II MEHMED PEK SEVMEMEKTEDİR, BEYAZIT YÖNETİM İŞLERİNDE GEVŞEK VE YETENEKSİZ OLUP HER İŞİ YAKIN ARKADAŞLARINA VE ADAMLARINA BIRAKIR OLDUĞUNDAN BABASI TARAFINDAN ŞİDDETLE ELEŞTİRİLMEKTEDİR. II MEHMEDİN KENDİSİNDEN SONRA, ŞEHZADELERİNDEN CEM’İN TAHTA ÇIKMASINI İSTEDİĞİNİ BİR ÇOK KAYNAK BELİRTMEKTEDİR. HALK ARASINDA DA CEM DAHA FAZLA SEVİLMEKTEDİR. ANCAK II MEHMEDİN ÖLÜMÜNÜN ARDINDAN BAŞLAYAN İKTİDAR MÜCADELESİNİ BEYAZIT KAZANMIŞ, CEM ANADOLU TOPRAKLARININ DIŞINA ÇIKARILMIŞTIR.  BEYAZIT’IN İKTİDARININ 14. YILINDA, CEM SÜRGÜN HAYATI YAŞADIĞI İTALYA’DA NAPOLİDE ZEHİRLENEREK ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR. DAHA SONRA BURSA’DA GÖMÜLMÜŞTÜR. CEM SULTANIN OĞULLARINDAN İSTANBULDA REHİN YAŞAYAN OĞUZHAN DA ZATEN BEYAZIT IN SALTANATININ İLK YILINDA BOĞULARAK ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR. CEM’İN DİĞER OĞLU MURAD İLK ÖNCE MISIRA GİTMİŞ DAHA SONRA RODOSA GEÇMİŞTİR ANCAK 1522 YILINDA RODOSU ALAN SULTAN SÜLEYMAN, FATİH KANUNNAMESİNİN NİZAMI ALEM KURALINA GÖRE YEĞENİ MURAD VE İKİ OĞLUNU BOĞDURARAK ORTADAN KALDIRMIŞTIR.
8
II BEYAZIT
1447-1512
65 YAŞINDA ÖLDÜ
(OĞLU SELİM İLE ÇATIŞMAYA GİRMESİ VE KAYIP ETMESİ SONUCU SALTANATI SELİME BIRAKARAK SÜRGÜNE GİDERKEN YOLDA ÖLMÜŞTÜR) 
1481-1512
31 YIL
34
II BEYAZIT’IN  ABDULLAH, ŞEHİNŞAH, ALEMŞAH, MAHMUD, MEHMED, AHMED, KORKUT VE SELİM ADLARINDA 8 OĞLU VARDIR BUNLARDAN AHMED, KORKUT VE SELİM DIŞINDAKİ 5 TANESİ, II BEYAZIT HAYATTA İKEN ÖLMÜŞLERDİR. II BEYAZITIN SON DÖNEMLERİNDE ÖZELİKLE YENİÇERİLERİN DESTEKLEDİĞİ SELİM İLE ULEMANIN VE PADİŞAHIN DESTEKLEDİĞİ AHMED ARASINDA KIYASIYA ÇATIŞMALAR BAŞLAMIŞTIR. SELİM YENİÇERİNİN DESTEĞİNİ ALARAK BABASI II BEYAZIT İLE DE ÇATIŞMIŞTIR. SONUNDA II BEYAZIT YAŞARKEN SALTANATINI OĞLU SELİM’E BIRAKMAK ZORUNDA KALMIŞTIR. II BEYAZIT ANLAŞAMA GEREĞİ İKTİDARI OĞLU SELİME BIRAKTIKTAN SONRA DİMETOKA’YA GİDERKEN ÇORLU YAKINLARINDA ÖLMÜŞTÜR.
9
I SELİM
1470-1520
50 YAŞINDA ÖLDÜ
1512-1520
8 YIL
42
SELİM PADİŞAH OLDUKTAN SONRA, ÖLMÜŞ KARDEŞLERİ ŞEHİNŞAH, ALEMŞAH VE MAHMUDUN YAŞAYAN TÜM OĞULLARINI YANİ YEĞENLERİ MUSA, EMİN, ORHAN, MEHMED VE ORHAN’I DA KISA SÜREDE CELLADA VERİP ORTADAN KALDIRMIŞTIR. DİĞER KARDEŞİ KORKUD’U DA YAŞANAN KANLI ÇATIŞMALARDAN SONRA ELE GEÇİREREK  ÖLDÜRTMÜŞTÜR. İSTANBULDA REHİN TUTULAN KORKUTUN OĞLUNU DA ÖLDÜRTMÜŞTÜR.  AĞABEYİ AHMEDİ DE SAVAŞ ALANINDA ÇATIŞARAK ELE GEÇİRMİŞ VE BOĞDURMUŞTUR. ŞEHZADE AHMEDİN KASIM ADLI OĞLU KAÇARAK, MEMLÜKLERE, MURAD ADINDAKİ OĞLU İSE İRANA SIĞINMIŞTIR. OSMANLIDA ARTIK YAVUZ SULTAN SELİM DÖNEMİ BAŞLAMIŞTIR, TEK BAŞINA VE RAKİPSİZDİR.
 SELİMİN TEK OĞLU VARDIR; SÜLEYMAN. SELİM ÖLDÜĞÜNDE OSMANLI TAHTININ  SÜLEYMAN’DAN BAŞKA  HİÇ BİR VARİSİ YOKTUR.
10
I SÜLEYMAN
1495 – 1566
(71 YAŞINDA ÇIKTIĞI SAVAŞ SEFERİ SIRASINDA HASTALANARAK ÖLDÜ)
1520 – 1566
46 YIL
25
I SÜLEYMANIN 8 ERKEK BİRDE KIZ COCUĞU VARDI. BUNLARDAN MURAD, MAHMUD VE ABDULLAH DAHA MİNİK ÇOÇUK İKEN BİR, BİR BUÇUK YAŞLARINDA ÖLMÜŞLERDİR, MEHMED 22 YAŞINDA İKEN HASTALANARAK ÖLMÜŞTÜR. YENİÇERİLERİN VE ULEMANIN  ÇOK BEĞENDİĞİ VE GELECEK SULTAN OLARAK GÖRÜLEN MUSTAFA YAKLAŞIK 40 YAŞLARINDA İKEN SÜLEYMAN TARAFINDAN BOĞDURULARAK ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR, MUSTAFANIN EVLATLARI DA BOĞDURULMUŞTUR. BU OLAYIN ÜZÜNTÜSÜNDEN DİĞER OĞLU CİHANGİR VEFAT ETMİŞTİR. I SÜLEYMAN İKTİDARDA İKEN, HAYATTA KALAN DİĞER  İKİ OĞLU, SELİM VE BEYAZIT KENDİ ARALARINDA ŞİDDETLİ SAVAŞLARA GİRMİŞLERDİR. BU SAVAŞLARI, BABASI SÜLEYMANIN DA DESTEĞİNİ ALAN SELİME KARŞI KAYIP EDEN BEYAZIT YANINA ORHAN, ABDULLAH, MEHMED VE MAHMUD ADLI ÇOÇUKLARINI ALARAK İRAN’A GEÇMEK ZORUNDA KALARAK, İRAN ŞAHI TAHMASP’A SIĞINMIŞTIR ANCAK OĞULLARINDAN OSMAN’I VALİLİĞİNİ YÜRÜTTÜĞÜ AMASYADA BIRAKMIŞTIR. BİR MÜDDET SONRA ŞEHZADE SELİMLE VE SULTAN SÜLEYMANLA ANLAŞAN ŞAH TAHMASP, BEYAZIT VE DÖRT OĞLUNU İRANDA KAZVİNDE BOĞDURTMUŞTUR CENAZELERİ SİVASA GETİRİLMİŞ VE SİVASTA GÖMÜLMÜŞLERDİR, BUGÜN DEFİN YERLERİ TAM OLARAK BİLİNMEMEKTEDİR. BEYAZITIN AMASYADA KALAN OĞLU OSMAN DA BURSA YA GETİRİLEREK BOĞDURULMUŞTUR. BÖYLECE SÜLEYMANIN HAYATTA KALAN TEK OĞLU OLAN SELİM’E İKTİDAR YOLU AÇILMIŞTIR, SELİMİN DIŞINDA Kİ TÜM DİĞER ŞEHZADELER VE OĞULARI SÜLEYMAN İKTİDARDA İKEN YOK EDİLMİŞLERDİR. BÖYLECE TÜM ŞEHZADELER ARASINDA, KİŞİLİK VE YETENEK AÇISINDAN GÖRECELİ OLARAK EN AZ İTİBAR GÖREN SELİME SALTANAT YOLU  AÇILMIŞTIR.
11
II SELİM
1524- 1574
50 YAŞINDA HASTALANARAK ÖLDÜ. İSTANBULDA ÖLEN İLK PADİŞAH’ DIR
1566 – 1574
8 YIL
42
II SELİM’İN, MURAD, MEHMED, SÜLEYMAN, MUSTAFA, CİHANGİR, ABDULLAH VE OSMAN ADLI 7 ERKEK VE 4 KIZ EVLADI VARDI.   BUNLARDAN MEHMED, II SELİMİN ÖLÜMÜNDEN İKİ YIL ÖNCE ÖLMÜŞTÜR. SELİMİN ÖLÜMÜ ÜZERİNE EN BÜYÜK ŞEHZADE MANİSA VALİSİ MURAD SARAYA ÇAĞRILARAK PADİŞAH İLAN EDİLMİŞTİR.
12
III MURAD
1546 – 1595
49 YAŞINDA ÖLDÜ
1574 – 1595
21 YIL
28
III MURAD SALTANATA GELDİKTEN SONRA,  NİZAMİ ALEM KURALI GEREĞİNCE HEMEN DİĞER BEŞ ŞEHZADE KARDEŞİ BOĞULARAK AYASOFYA NIN BAHÇESİNE YAPILMAKTA OLAN YENİ TÜRBEYE BABALARI II SELİM İLE BİRLİKTE GÖMÜLMÜŞLERDİR.    III MURAD’IN 112 ÇOCUĞU OLMUŞTUR, BUNLARDAN 20 SİNİN ERKEK VE KENDİSİ ÖLÜRKEN HAYATTA OLDUĞU RİVAYET EDİLİR
13
III MEHMED
1566 – 1603
37 YAŞINDA, ŞEHZADESİ MAHMUDU BOĞDURTTUKTAN 7 AY SONRA HASTALANARAK SARAYDA  ÖLDÜ
1595 – 1603
8 YIL
29
III MURADIN ÖLÜMÜ ÜZERİNE EN BÜYÜK ŞEHZADE OLAN MANİSA VALİSİ III MEHMED SARAYA ÇAĞRILARAK PADİŞAH İLAN EDİLİR. AYNI GECE İÇERİSİNDE  III MURAD’IN ÇEŞİTLİ YAŞLARDAKİ 19 ŞEHZADESİ BOĞULARAK ÖLDÜRÜLÜR. BOĞDURULANLAR ARASINDA YAŞLARI ADAM AKILI KEMALE ERMİŞ OLANLARIN YANI SIRA OYUN ÇOÇUKLARI HATTA KUNDAK ÇOÇUKLARI DAHİ VARDIR. BU OSMANLI TARİHİNİN EN FECİ ŞEHZADE KATLİAMIDIR. ÖLÜM DOĞMAMIŞ ŞEHZADELERE KADAR GENİŞLİYEREK, III MURADIN ŞEHZADELERİNE HAMİLE 10 CARİYEDE AYAKLARINA TAŞ BAĞLANARAK KIZ KULESİ AÇIKLARINDA SULARA BIRAKILARAK BOĞDURULMUŞTUR.
III MEHMEDİN MAHMUD, AHMED, SELİM, MUSTAFA, SÜLEYMAN, CİHANGİR ADLI 6 OĞLU OLMUŞTUR. BUNLARIN EN BÜYÜĞÜ OLAN MAHMUD ÇALIŞKANLIĞI, DÜRÜSTLÜĞÜ, BİLGİSİ VE ENERJİSİ İLE ÇEVRESİ TARAFINDAN ÇOK SEVİLMEKTEDİR ANCAK ŞEHZADE MAHMUD PADİŞAH BABASI III MEHMED TARAFINDAN, SALTANATI İÇİN CİDDİ BİR RAKİP OLARAK ALGILANIP DAHA 21 YAŞINDA İKEN BOĞULARAK İDAM EDİLMİŞTİR. BİR KERE DAHA EN YETENEKLİ VE KABUL GÖREN ŞEHZADE YOK EDİLMİŞTİR. III MEHMED 19 KARDEŞİNİN YANINDA OĞLUNUN DA CANINA KIYMIŞTIR. III MEHMED’İN, AHMED VE MUSTAFA DIŞINDA KALAN TÜM ERKEK ÇOÇUKLARI KÜÇÜK YAŞLARDA ÖLMÜŞTÜR. VELİHADI ŞEHZADE MAHMUDU’DA KENDİSİ ÖLDÜRÜLÜĞÜNDEN II MEHMED ÖLDÜĞÜNDE GERİDE TAHTA VARİS OLABİLECEK ANCAK 13 YAŞINDAKİ OĞLU AHMED VE AKLİ DENGESİ TAM OLARAK YERİNDE OLMAYAN DİĞER OĞLU MUSTAFA KALMIŞTIR.
14
I  AHMED
1591 – 1617
(26 YAŞINDA, DÖRT BEŞ GÜN HASTA YATTIKTAN SONRA MİDE RAHATSIZLIĞINDAN ANİDEN ÖLDÜ)
1603 – 1617
14 YIL
13
 I AHMED, ÇOÇUK YAŞTA, VALİLİK YAPMADAN, SÜNNET OLMADAN SALTANATA GELEN İLK OSMANLI PADİŞAHI OLMA ÖZELLİĞİNİ TAŞIR. TAHTA ÇIKTIKTAN SONRA NİZAMI ALEM İÇİN YAPILAN KARDEŞ KATLİNE SON VERMİŞ, SALTANATA GEÇMEDE VERASET USULUNU DEĞİŞTİREREK, HANEDANIN EN YAŞLI KİŞİSİNİN SALTANATA GEÇMESİ KURALINI GETİRMİŞTİR. BU NEDENLE SALTANATA GELİNCE KARDEŞİ MUSTAFAYI ÖLDÜRMEMİŞTİR. BU BİR YERDE ZORUNLULUK GİBİDİR;  I AHMED SALTANATA GELDİĞİNDE, YAŞI KÜÇÜK OLDUĞUNDAN DOLAYI HİÇ ÇOÇUĞU YOKTUR, KENDİSİNE BİR ŞEY OLMASI HALİNDE OSMANLI SOYUNU DEVAM ETTİRECEK TEK KARDEŞİNDEN BAŞKA KİMSE YOKTUR. BU NEDENLE KARDEŞİ MUSTAFA ÖLDÜRÜLMEMİŞTİR. AYRICA KARDEŞİ MUSTAFA DELİ OLDUĞUNDAN CİDDİ BİR RAKİP OLARAK DA GÖRÜLMEMİŞTİR.   BÖYLECE  OSMANLININ BAŞLANGIÇINDAN BERİ UYGULANAN 300 YILLIK VERASET KANUNU DEĞİŞTİRİLEREK BABADAN OĞULA GEÇEN SALTANAT, EKBERİYET KURALINA BAĞLANARAK OĞULA DEĞİLDE, HANEDANIN EN YAŞLI ÜYESİNE AİT BİR HAK HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR.  ÇOÇUK OLARAK SÜNNETSİZ İKTİDARA GELEN I AHMEDİN DAHA SONRA OSMAN, MEHMED, MURAD, BEYAZIT, SÜLEYMAN, KASIM VE İBRAHİM OLMAK ÜZERE 7 ŞEHZADESİ OLMUŞTUR.
15
I MUSTAFA
1592 - 1639
47 YAŞINDA ÖLDÜ
1617 – 1618
2 YIL
(YAPTIĞI DELİLİKLER YÜZÜNDEN TAHTAN İNDİRİLDİ)
25

300 YILLIK OSMANLI YÖNETİM GELENEĞİNE GÖRE SALTANATIN I AHMEDİN OĞLU OSMANA GEÇMESİ GEREKİRKEN, YENİ EKBERİYET KURALINA GÖRE SALTANAT HANEDANIN EN BÜYÜĞÜ DURUMUNDA OLAN I AHMEDİN KARDEŞİ I MUSTAFA YA AKTARILMIŞTIR. I MUSTAFA, OSMANLI TARİHİNDE İLK DEFA PADİŞAHLIĞIN BABADAN OĞULA GEÇME KURALINI BOZARAK, KARDEŞİNİN ARDINDAN TAHTA ÇIKMIŞ İLK PADİŞAH OLMA ÖZELLİĞİNİ TAŞIR.  ANCAK I MUSTAFA NIN BİR SÜRÜ DAVRANIŞI AKIL DIŞIDIR. KOLAYLIKLA DELİ OLARAK TANIMLANACAK DÜZEYDEDİR. İKİ YIL İÇERİSİNDE TAHTAN İNDİRİLEREK SARAYDA BİR ODAYA HAPİS EDİLMİŞ YERİNE I AHMEDİN EN BÜYÜK OĞLU OSMAN  GETİRİLMİŞTİR. DÖRT YIL SÜREN SARAY HAPSİNDEN SONRA II OSMAN’IN ÇIKAN İSYANLAR SONUCU ÖLDÜRÜLMESİNDEN SONRA İKİNCİ KEZ PADİŞAHLIĞA GETİRİLMİŞTİR.
I MUSTAFANIN HİÇ ERKEK ÇOÇUĞU YOKTUR.
16
II OSMAN
1604-1622
18 YAŞINDA ÖLDÜ
(ÇIKAN YENİÇERİ İSYANI SONUCU, YEDİKULE ZİNDANLARINA HAPİS EDİLDİ VE ÖLDÜRÜLDÜ, SULTAN AHMED CAMİİ TÜRBESİNE BABASI I AHMEDİN YANINA GÖMÜLDÜ )
1618-1622
4 YIL

14
I AHMEDİN’İN OĞLUDUR. ÇOCUK YAŞTA SALTANATA GELEN II OSMAN, LEHİSTAN SEFERİNE ÇIKARKEN, İSTANBULDA FESAT ÇIKARMASIN DİYE, TOPLUM TARAFINDAN ÇOK SEVİLEN VE SAYILAN KARDEŞİ ŞEHZADE MEHMEDİ BOĞDURMUŞTUR. KÜÇÜK YAŞTAKİ DİĞER KARDEŞLERİNE İSE DOKUNMAMIŞTIR. PADİŞAHLIK MAKAMINA GELİR GELMEZ YAŞANAN KARDEŞ ÖLDÜRMELERİ, PADİŞAHIN İKTİDARININ DEĞİŞİK DÖNEMLERİNDE KENDİNİ TEHDİT EDEBİLECEĞİ DÜŞÜNÜLEN KARDEŞ ÖLDÜRMELERİNE KAYMIŞTIR.   
 DAHA SONRALARI ÇIKAN YENİÇERİ İSYANI SONUCU II OSMAN ÖLDÜRÜLMÜŞ, CENAZESİ BABASI I AHMED TÜRBESİNE GÖMÜLMÜŞTÜR. EKBERİYET KURALINA GÖRE HANEDANIN EN BÜYÜĞÜ DURUMUNDA OLAN, PADİŞAHLIĞI DEVİR ALDIĞI AMCASI MUSTAFA TEKRAR PADİŞAH OLMUŞTUR.

I MUSTAFA
İKİNCİ KEZ

1622-1623
BİR YIL
(AKIL BOZUKLUĞUNUN ARTMASI ÜZERİNE TAHTAN İNDİRİLMİŞTİR
30
II OSMANIN BOĞDIRILMASINA YOL AÇAN İSYANLARIN SONUCUNDA, DAHA ÖNCE PADİŞAHLIK YAPMIŞ OLAN ANCAK AKLİ DENGESİ BOZUK OLDUĞU İÇİN TAHTTAN İNDİRİLİP ODA HAPSİNDE TUTULAN I MUSTAFA TEKRAR PADİŞAHLIĞA GETİRİLMİŞ,  ANCAK AKIL BOZUKLUĞUNUN ARTMASI SONUCU KISA BİR SÜREDE TEKRAR PADİŞAHLIKTAN İNDİRİLMİŞTİR.  ODA HAPSİNE ALINMIŞTIR. ODA HAPSİNDE İKEN VEFAT ETMİŞTİR.I AHMEDİN, OSMAN ÖLDÜRÜLDÜKTEN SONRA GERİYE   MURAT, BEYAZIT, SÜLEYMAN, KASIM VE  İBRAHİM, ADLI 5 ŞEHZADESİ KALMIŞTI; I MUSTAFA TEKRAR TAHTAN İNDİRİLDİKTEN SONRA BUNLARIN İÇERİSİNDE EN BÜYÜĞÜ OLAN 11 YAŞINDAKİ MURAD PADİŞAHLIĞA  GETİRİLMİŞTİR
17
IV MURAD
1612 – 1640
28 YAŞINDA ÖLDÜ
GUT HASTALIĞINDAN
1623 – 1640
17 YIL
11
I AHMED’İN OĞLUDUR. IV MURAD İKTİDARA GELDİKTEN VE ERİVANIN FETHİNDEN SONRA, SALTANATINA TEHDİT OLARAK GÖRMEYE BAŞLADIĞI ANNE AYRI KARDEŞLERİ BEYAZIT VE SÜLEYMANI İDAM ETTİRTTİ. ANNE BİR , BABA BİR KARDEŞLERİ OLAN KASIM VE İBRAHİMDEN KASIM HALK VE ULEMA TARAFINDAN EN ÇOK SEVİLEN İDİ, İBRAHİM İSE DELİ İDİ. SULTAN MURAD BAĞDAT SEFERİNE ÇIKMADAN ÖNCE, KENDİSİ SEFERDE İKEN KENDİ İKTİDARI İÇİN TEHLİKELİ OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜ KARDEŞİ KASIM’I BOĞDURDU. MURAD, İKTİDARI SÜRESİNCE KENDİNE RAKİP OLARAK GELİŞEBİLECEĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜ TÜM YETENEKLİ KARDEŞLERİNİ ZAMANA YAYARAK ÖLDÜRTEREK GERİYE ZARARSIZ GÖRDÜĞÜ İBRAHİMİ BIRAKMIŞTI. IV MURADIN BİR KAÇ OĞLU OLDU İSE DE HEPSİ KÜÇÜK YAŞTA ÖLMÜŞLERDİR. IV MURAD ÖLDÜĞÜNDE, GERİYE OSMANLI HANEDANINDAN ERKEK OLARAK BİR TEK, AKLİ DENGESİ TAM YERİNDE OLMAYAN, RUHSAL DENGESİNİN BOZUK OLDUĞU HERKES TARAFINDAN BİLİNEN KARDEŞİ  İBRAHİM KALMIŞTIR.
18
İBRAHİM
1615-1648
33 YAŞINDA ÖLDÜ,
ÇIKAN İSYAN SONUCU HAPİS EDİLDİ VE BOĞDURULDU
1640-1648
8 YIL

25
İBRAHİM, I AHMED’İN EN KÜÇÜK OĞLU İDİ. AYNI ZAMANDA IV MURAD’IN DA KARDEŞİ İDİ. İBRAHİM SALTANATA GELDİĞİNDE KENDİSİNDEN BAŞKA YAŞAYAN HİÇ BİR OSMANLI ŞEHZADESİ KALMADIĞINDAN, BU TARİHTEN SONRA GELEN TÜM OSMANLI PADİŞAHLARI İBRAHİM’İN NESLİNDENDİR. İBRAHİM’İN, İLKİ SALTANATA GELDİKTEN İKİ YIL SONRA DOĞAN, IV MEHMED, II SÜLEYMAN, II AHMED, ŞEHZADE ORHAN, ŞEHZADE BEYAZIT, ŞEHZADE CİHANGİR, ŞEHZADE SELİM VE ŞEHZADE MURAD ADINDA 8 ADET ÇOÇUĞU VARDIR.  İBRAHİM 8 YIL SALTANATTA KALDIKTAN SONRA, YAPTIĞI ACAİPLİKLERİ ARTIK KALDIRAMAYAN YENİÇERİLER AYAKLANDI, PADİŞAH İBRAHİM İLK ÖNCE TUTUKLANDI VE SARAYA HAPİS OLDU, DAHA SONRA İSE BOĞDURULDU.
19
IV MEHMED
1642 – 1693
51 YAŞINDA ÖLDÜ
ÇIKAN İSYAN SONUCU TAHTTAN UZAKLAŞTIRILIP HAPİSTE TUTULDUĞU EDİRNEDE HASTALIKTAN ÖLDÜ)
1648 – 1687
39 YIL
(AĞALAR VE YENİÇERİLERİN İSYANI SONUCU TUTUKLANDI VE HAPİS EDİLDİ)
6
İBRAHİMİN SALTANATDAN EL ÇEKTİRİLMESİ SONUCU ŞEHZADELERİNDEN EN BÜYÜĞÜ OLAN IV MEHMED ÇOÇUK YAŞTA 6 YAŞINDA SALTANATA GETİRİLDİ VE NİNESİ KÖSEM SULTANA EMANET EDİLDİ.
ALTI YAŞINDA PADİŞAH OLAN IV MEHMED ‘İN, DAHA SONRA II MUSTAFA, III AHMED, ŞEHZADE AHMED VE ŞEHZADE BEYAZIT ADLI DÖRT ERKEK ÇOCUĞU OLMUŞTUR. SALTANATI SÜRESİNCE HİÇ BİR KARDEŞİNİ VE ÇOÇOĞUNU ÖLDÜRTMEMİŞTİR. SALTANAT DÖNEMİNİN SONUNA DOĞRU GELİŞEN ASKERİ BAŞARISIZLIKLARDAN DOLAYI ORDU AYAKLANARAK TAHTA KARDEŞİ SÜLEYMAN’IN GEÇMESİNİ TALEP ETMİŞTİR. IV MEHMED ÇIKAN YENİÇERİ İSYANI SONUCU TAHTAN İNDİRİLEREK İKİ OĞLU II MUSTAFA VE III AHMED İLE BİRLİKTE 6 YIL BOYUNCA ÖLÜNCEYE KADAR EDİRNE SARAYINA KAPATILMIŞTIR. ÖLÜMÜNDEN SONRA EMİNÖNÜ YENİ CAMİİ VALİDE TURHAN TÜRBESİNE GÖMÜLMÜŞTÜR.
20
II SULEYMAN
1642 – 1691
49 YAŞINDA VUCUDUN AŞIRI SU TOPLAMASI SONUCU EDİRNEDE  ÖLDÜ,)
1687 – 1691
4 YIL
45
İBRAHİM’İN OĞLU, IV MEHMEDİN KARDEŞİDİR. IV MEHMEDE KARŞI ÇIKAN İSYAN SONUCU 45 YAŞINA KADAR YAŞADIĞI HAPİSLİK HAYATINDAN KURTULUP PADİŞAH YAPILAN II SÜLEYMAN UZUN SÜRE TAHTA ÇIKTIĞINI İNANMAMIŞTIR. PADİŞAH OLDUKTAN HEMEN SONRA, TAHTTAN İNDİRİLEN IV MEHMEDİ, İKİ ŞEHZADESİ MUSTAFA VE AHMED İLE BİRLİKTE EDİRNE SARAYINA SÜRGÜNE GÖNDERİP HAPİS ETTİRDİ. KENDİSİNİN ERKEK ÇOÇUĞU OLMADIĞINDAN, DOLAYISI İLE VELİHATI OLMADIĞINDAN AĞABEYİ IV MEHMEDİN İKİ ŞEHZADESİ II MUSTAFA VE III AHMEDİN HAYATLARINA ZARAR VERECEK BİR ŞEY YAPMADI. II SÜLEYMAN AĞIR HASTALIKTAN DOLAYI ÖLÜME YAKLAŞTIĞINDA IV MEHMEDİN ŞEHZADELERİ II MUSTAFA İLE III AHMED İLE KARDEŞİ ŞEHZADE AHMED HAYATTA İDİ. II SÜLEYMAN ÖLÜNCE SULTAN İBRAHİMİN KÜÇÜK OĞLU OLAN AYNI ZAMANDA IV MEHMED İLE II SÜLEYMANIN KARDEŞİ OLAN II AHMED SALTANATA GETİRİLDİ.
21
II AHMED
1643 – 1695
52 YAŞINDA VUCUDUN AŞIRI SU TOPLAMASI SONUCU EDİRNE’DE  ÖLDÜ)
1691 – 1695
4 YIL
49
İBRAHİM’İN OĞLUDUR. II AHMED ONUN KARAR MEKANİZMALARINI BOZACAK ÇOK UZUN BİR KAFES (HAPİS) HAYATININ ARDINDAN PADİŞAHLIĞA GELMİŞTİ. ÇOÇUKLARI İBRAHİM, SELİM, ASİYE, ATİKE VE HATİCE İDİ. EDİRNE SARAYINDA ÖLDÜ CENAZESİ İSTANBULA GETİRİLDİ KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN TÜRBESİNE DEFİN OLDU.
ÖLÜMÜNÜN ARDINDAN IV MEHMEDİN EDİRNEDE SÜRGÜN HAYATI YAŞAYAN OĞLU II MUSTAFA, OSMANLI HANEDANININ EN BÜYÜK ÜYESİ OLMASI NEDENİ İLE PADİŞAHLIĞA GETİRİLDİ
22
II MUSTAFA
1664 – 1703
39 YAŞINDA ÖLDÜ
1695 – 1703
8 YIL
(35 GÜN SÜREN İSYANLAR SONUCU   TAHTAN ZORLA  İNDİRİLDİ
31
IV MEHMED’İN OĞLUDUR. II MUSTAFA EDİRNEDE TAHTA GEÇTİ, SALTANATININ BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ EDİRNEDE GEÇİRDİ. ŞEYHÜLİSLAM HACI FEYZULLAH EFENDİNİN ETKİSİNE GEREĞİNDEN FAZLA GİRMESİ VE BAŞKENT İSTANBULA GELMEMESİ NEDENİ İLE ÇIKAN VE 35 GÜN SÜREN İSYANLAR SONUCU TAHTI BIRAKMAK ZORUNDA KALDI. TAHTI BIRAKTIKTAN 4 AY SONRA VEFAT ETTİ. II MUSTAFA NIN TAHTAN İNDİRİLMESİNDEN SONRA DEVLET İLERİ GELENLERİ BİR ARAYA GELEREK IV MEHMEDİN OĞLU, II MUSTAFANIN ANA-BABA BİR KARDEŞİ III AHMEDİN TAHTA ÇIKMASINA KARAR VERDİLER
 II MUSTAFA’NIN ERKEK ÇOÇUKLARI AHMED, HASAN, HÜSEYİN, MAHMUD, MEHMED, MURAT, OSMAN, SELİM DİR. KIZ ÇOÇUKLARI İSE ZEYNEP, ÜMMÜ, GÜLSÜM, SAFİYE, AYŞE, EMİNE,FATMA, RUKİYE, EMATULLAH, ESMA’DIR.
23
III AHMED
1673 – 1736
63 YAŞINDA ÖLDÜ
1703-1730
27 YIL
(ÇIKAN AYAKLANMALAR SONUCU TAHTI BIRAKTI VE 6 SENE SONRA VEFAT ETTİ.
30
IV MEHMEDİN OĞLUDUR. III AHMED EDİRNE’DE TAHTA ÇIKTI. BİR YANDAN LALE DEVRİ DİĞER YANDAN ONU SALTANATTAN UZAKLAŞTIRAN PATRONA HALİL İSYANI ONUN DÖNEMİNDE YAŞANDI. ÇIKAN AYAKLANMALAR SONUCU KENDİSİNE VE ŞEHZADELERİNE ZARAR VERİLMEYECEK SÖZÜ ALDIKTAN SONRA, KENDİ İSTEĞİ İLE SALTANATI  KARDEŞİ II MUSTAFANIN BÜYÜK OĞLU ŞEHZADE MAHMUDA DEVİR EDEREK KÖŞESİNE ÇEKİLDİ. SALTANATI BIRAKTIKTAN 6 YIL SONRA VEFAT ETMİŞTİR. ÇOK BAŞARILI BİR HATTAT İDİ. YAZMIŞ OLDUĞU DÖRT KURANI KERİMDEN BİRİNİ HZ MUHAMMED’İN KABRİNE HEDİYE OLARAK YOLLAMIŞTIR.  TOPKAPI SARAYI ÖNÜNDEKİ ÇEŞMENİN KİTABESİNİ BİZZAT KENDİSİ YAZMIŞTIR. DRAMAN CAMİ TEKKE KAPISI ÜZERİNDEKİ KİTABEDE ONA AİTTİR. ÇOÇUKLARININ ADLARI; ABDULLAH, ABDÜLHAMİD, ABDÜLMECİD, ABDÜLMEMUD, MEHMED, MURAT, MUSTAFA, NUMAN, SELİM, SEYUFETTİN, SÜLEYMAN, AYŞE, ESMA, EMİNE HATİCE, NAZİFE, NAİLE, SABİHA, RUKİYE, ÜMMİ HABİBE, ASUMAN, ZEYNEP VE ZÜBEYDE SELMAN ‘DIR.
24
I MAHMUD
1696 – 1754
58 YAŞINDA CUMA NAMAZI DÖNÜŞÜ AT SIRTINDA ÖLMÜŞTÜR
1730-1754
24 YIL
34
  II MUSTAFA’NIN OĞLU, III AHMEDİN YEĞENİ DİR. DÖNEMİNDE ŞEHZADE KATLİ OLMAMIŞTIR. HASTALIĞINA RAĞMEN GİTTİĞİ CUMA NAMAZINDAN DÖNERKEN DEMİRKAPIDA AT SIRTINDA ÖLMÜŞTÜR. YERİNE KARDEŞİ III OSMAN AİLENİN EN YAŞLI ÜYESİ OLDUĞU İÇİN GELMİŞTİR.
25
III OSMAN
1699 – 1757
58 YAŞINDA ŞİRİNPENCE HASTALIĞINDAN DOLAYI ÖLMÜŞTÜR.
1754 – 1757
3 YIL
55
II MUSTAFANIN OĞLU, I MAHMUD’UN KARDEŞİDİR. DÖNEMİNDE ŞEHZADE KATLİ OLMAMIŞTIR. ŞİRİNPENCE HASTALIĞINDAN VEFAT ETMİŞTİR. YENİ CAMİİ TURHAN VALİDE SULTAN TÜRBESİNE GÖMÜLMÜŞTÜR.
26
III MUSTAFA
1717 – 1774
57 YAŞINDA ÖLDÜ
1757 – 1774
17 YIL
40
III AHMED’İN OĞLUDUR. AMCASININ OĞLU III OSMANIN VEFATINDAN SONRA AİLENİN EN YAŞLI ÜYESİ SIFATI İLE TAHTA GELMİŞTİR. DÖNEMİNDE ŞEHZADE KATLİ OLMAMIŞTIR  MEHMET VE SELİM ADINDA İKİ ŞEHZADESİ VARDIR. LALELİ SEMTİNDE BULUNAN LALELİ KÜLLİYESİNDEKİ III MUSTAFA TÜRBESİNDE GÖMÜLÜDÜR.
27

I ABDÜLHAMİD
1725 – 1789
64 YAŞINDA ÖLDÜ
1774 – 1789
15 YIL
49
III AHMED’İN OĞLU, III MUSTAFANIN KARDEŞİDİR. DÖNEMİNDE ŞEHZADE KATLİ OLMAMIŞTIR. RUSLARIN OZİ KALESİNİ FETH EDİP, İÇİNDE 25 000 OSMANLIYI KATL ETMESİ ÜZERİNE FELÇ GEÇİRİP ÖLMÜŞTÜR. AŞIRI DİN DARLIĞINDAN DOLAYI HALK ARASINDA VELİ OLARAK KABUL EDİLMİŞTİR. ŞEHZADELERİ IV MUSTAFA, II MAHMUD, MURAD, NUSRED, MEHMED, AHMED, SÜLEYMAN DIR.
28
III SELİM
1761 – 1808
47 YAŞINDA İSYAN SONUCU ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR.
1789 –1807
18 YIL

28
 III MUSTAFA’NIN OĞLUDUR. III SELİM DÖNEMİNDE ŞEHZADE KATLİ OLMAMIŞTIR. YAPTIĞI ISLAHAT HAREKETLERİNE KARŞI ÇIKAN AYAKLANMALAR SONUCU III SELİM SALTANATI YEĞENİ SULTAN I ABDÜLHAMİD’İN OĞLU IV MUSTAFAYA BIRAKMIŞTIR. SARAYDA ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR.
29
IV MUSTAFA
1779 – 1808
29 YAŞINDA ÇIKAN İSYAN SONUCU TAHTTAN İNDİRİLDİKTEN SONRA İDAM EDİLDİ, I ABDÜLHAMİD TÜRBESİNE DEFİN EDİLDİ
1807 – 1808
1 YIL
ÇIKAN İSYANLAR SONUCU TAHTI BIRAKMIŞTIR
27
I ABDÜLHAMİD’İN OĞLUDUR. III SELİME KARŞI ÇIKAN İSYANLAR SONUCUNDA SALTANATA GETİRİLEN IV MUSTAFA, SALTANATA GELDİKTEN KISA BİR SÜRE SONRA,  III SELİMİ TEKRARDAN TAHTA GEÇİRMEK İÇİN ALEMDAR MUSTAFA PAŞA ÇEVRESİNDE TOPLANAN BİR GÜÇÜN ÖNCE BABAALİ SONRA TOPKAPI SARAYINI BASMASI ÜZERİNE, AMCASI III SELİM VE KARDEŞİ ŞEHZADE MAHMUDU ÖLDÜRME KARARI VERMİŞTİR. III SELİM ÖLDÜRÜLMÜŞ ANCAK ŞEHZADE MAHMUD KAÇARAK KURTULMUŞTUR. 
SALTANATTA ANCAK BİR YIL KALABİLEN IV MUSTAFA ÇIKAN İSYANLAR SONUCU TAHTINI KARDEŞİ II MAHMUDA BIRAKMAK ZORUNDA KALMIŞ, SARAY HAPSİNE ALINMIŞ  ANCAK BİR MÜDDET SONRA BOĞULARAK İDAM EDİLEREK,  BABASI ABDÜLHAMİD’İN  TÜRBESİNE DEFİN EDİLMİŞTİR.
ERKEK EVLADI YOKTUR.
30
II MAHMUD
1785 – 1839
54 YAŞINDA ÖLDÜ
1808 – 1839
31 YIL
23
I ABDÜLHAMİTİN KÜÇÜK OĞLU, IV MUSTAFANIN KARDEŞİDİR. IV MUSTAFAYA KARŞI AYAKLANAN ALEMDAR MUSTAFA PAŞANIN İSYANININ ANA NEDENİ, ISLAHATLARA DEVAM EDEBİLMEK İÇİN III SELİMİ İKTİDARA GETİRMEKDİR, ANCAK III SELİMİN ÖLDÜRÜLMESİ ÜZERİNE, MEVCUT SULTAN IV MUSTAFA SALTANATTAN EL ÇEKTİRİLEREK,  II MAHMUD SALTANATA GETİRİLMİŞTİR. KISA BİR MÜDDET SONRA YENİÇERİLERİN ALEMDAR MUSTAFA PAŞANIN KONAĞINI KUŞATARAK KENDİSİNİ ÖLDÜRMELERİ ÜZERİNE, IV MUSTAFANIN TEKRARDAN SALTANATA GETİRİLECEĞİNDEN ÜRKEN PADİŞAH II MAHMUD, KENDİSİNDEN ÖNCEKİ PADİŞAH OLAN KARDEŞİ IV MUSTAFA’YI İDAM ETTİRMİŞTİR.
ABDÜLMECİD, ABDÜLAZİZ, ABDÜLHAMİD, SÜLEYMAN, MEHMED, MURAD, NİZAMEDDİN, ABDULLAH,  OSMAN VE AHMED ADINDA 10 ŞEHZADE Sİ VARDIR.
31
 ABDÜLMECİD
1823 – 1861
37 YAŞINDA ÖLDÜ
1839 – 1861
22 YIL
16
II MAHMUD’UN OĞLUDUR. OSMANLININ SON DÖRT PADİŞAHININ BABASIDIR. EN ÇOK SAYIDA OĞLU TAHTA ÇIKAN PADİŞAHDIR. V MURAD, II ABDÜLHAMİT, V MEHMET REŞAT VE  VI MEHMED VAHDEDDİN KENDİSİNDEN SONRA TAHTA ÇIKAN ŞEHZADELERİDİR. DİĞER ŞEHZADELERİ AHMED KEMALLETİN EFENDİ, MEHMET BURHANEDDİN EFENDİ, SÜLEYMEN SELİM EFENDİ’DİR. ABDÜLMECİD İSTANBUL IHLAMUR KASRINDA VEREMDEN 37 YAŞINDA VEFAT ETMİŞTİR. YERİNE HANEDANIN EN BÜYÜĞÜ KARDEŞİ ABDÜLAZİZ SALTANATA GELMİŞTİR.
32
ABDÜLAZİZ
1830 – 1876
46 YAŞINDA ÖLDÜ
1861 – 1876
15 YIL
ÇIKAN İSYAN SONUCUNDA GÖREVİNDEN ALINMIŞTIR
31
II MAHMUD’UN OĞLUDUR. ABDÜLAZİZ’İN ABDÜLMECİT, YUSUF İZZETTİN EFENDİ, MAHMUD CELALEDDİN EFENDİ, MEHMED SELİM EFENDİ, MEHMET SEYFEDDİN EFENDİ VE MEHMET ŞEVKET EFENDİ OLMAK ÜZERE 6 ŞEHZADESİ VARDIR. 30 MAYIS 1876 YILINDA ÇIKAN İSYAN SONUCUNDA SALTANATTAN İNDİRİLMİŞTİR. 4 HAZİRAN 1876 TARİHİNDE İSE HAPİSTE TUTULDUĞU ODADA ÖLÜ BULUNMUŞTUR. YERİNE ABDÜLMECİD’İN OĞLU V MURAD SALTANATA İSYANCILAR TARAFINDAN GETRİLMİŞTİR.
33
V MURAD
1840 – 1904
64 YAŞINDA ÖLDÜ
1876 – 1876
1 YIL, ÇIKAN İSYAN SONUCU TAHTI BIRAKMIŞTIR.
36
SULTAN ABDÜLMECİD’İN OĞLUDUR. BİR SARAY DARBESİ İLE SALTANATA GELEN V MURAD TAHTTA ANCAK 93 GÜN KALABİLMİŞ, DENGESİZ HAREKETLERİ GÖRÜLDÜĞÜNDEN, TEKRARDAN İSYANCILAR TARAFINDAN GÖREVİNDEN ALINMIŞTIR.
V MURAD’IN, MEHMET SEYFEDDİN EFENDİ, SÜLEYMAN EFENDİ VE SEYFEDDİN EFENDİ OLARAK ÜÇ ŞEHZADESİ VARDIR.
34

II ABDÜLHAMİD
1842 – 1918
76 YAŞINDA ÖLDÜ
1876 – 1909
33 YIL
MECLİSİ MEBUSAN TARAFINDAN GÖREVDEN ALINMIŞTIR. 
34
II ABDÜLHAMİD, SULTAN ABDÜLMECİDİN OĞLUDUR, SARAY DARBESİ İLE SALTANAT VERİLEN V MURAD’IN YERİNE SARAY DARBESİ İLE SALTANATA GETİRİLMİŞTİR. TÜM BU SARAY DARBELERİNDE MİTHAT PAŞA ÇOK ETKİNDİR.
 II ABDÜLHAMİT’İN, MEHMED SELİM EFENDİ, AHMED NURİ EFENDİ, MEHMED ABDÜLKADİR EFENDİ, ABDİRRAHİM EFENDİ, AHMED NUREDDİN EFENDİ, MEHMED BEDREDDİN EFENDİ VE MEHMED ABDİ EFENDİ ADLARINDA 8 TANE ÇOÇUĞU VARDIR. MECLİSİ UMUMİ MİLLİ ADI ALTINDA BİRLİKTE TOPLANAN HEYETİ MEBUSAN VE HEYETİ AYAN IN II ABDÜLHAMİTİ SALTANATTAN İNDİREREK YERİNE KAEDEŞİ V MEHMEDİ GETİRDİ. SALTANATTAN İNDİRİLEN II ABDÜLHAMİD ÜÇ YIL BOYUNCA SELANİKTE ALATİNİ KÖŞKÜNDE SÜRGÜNDE TUTULDU. DAHA SONRA GETİRİLDİĞİ BEYLERBEYİ SARAYINDA VEFAT ETTİ
35
V MEHMED REŞAT
1844 – 1918
74 YAŞINDA ÖLDÜ
1909 – 1918
9 YIL
65
SULTAN ABDÜLMECİD’İN OĞLUDUR. AĞBİSİ II ABDÜLHAMİDİN MECLİSİ UMUMİ TARAFINDAN GÖREVDEN ALINMASINDAN SONRA, OSMANLI ALESİNİN EN YAŞLI ÜYESİ OLMASINDAN DOLAYI MECLİSİ UMUMİ TARAFINDAN SALTANATA GETİRİLDİ. I DÜNYA SAVAŞI SÜRECİNİ VE İŞGALİ YAŞAYAN V MEHMED İSTANBULDA KALP YETMEZLİĞİNDEN VEFAT ETTİ.  V MEHMED REŞATIN ÜÇ TANE OĞLU VARDIR; MEHMED ZİYAEDDİN EFENDİ, MEHMED NECMEDDİN EFENDİ, ÖMER EFENDİ,
36
VI MEHMED VAHDEDDİN
1861 – 1926
65 YAŞINDA ÖLDÜ
1918 – 1922
4 YIL
GÖREVDEN ALINARAK SÜRGÜNE GÖNDERİLMİŞ
57
SULTAN ABDÜLMECİD’İN OĞLUDUR. VI MEHMED VAHDEDDİN AĞBİSİ V MEHMED REŞAT’IN ÖLÜMÜ ÜZERİNE, BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINI KAYIP ETMİŞ VE ÜLKESİ İSTİLA EDİLEN OSMANLI DA SALTANATA GELMİŞTİR. VI MEHMED VAHDEDDİN’İN, MEHMED ERTUĞRUL ADINDA TEK ŞEHZADESİ VARDIR. VE IV MEHMED OSMANLININ SON SULTANIDIR. ONUN DÖNEMİNDE SALTANAT KALDIRILMIŞTIR. SON PADİŞAH VE TÜM ŞEHZADELER ÜLKENİN DIŞINA SÜRGÜNE GÖNDERİLİR. ÜLKENİN YÖNETİMİ ARTIK CUMHURİYETTİR.



Çizelge 1 deki bilgilerden yararlanılarak ortalama değerleri yansıtan Çizelge 2, üretilmiştir.

Çizelge 2’de Osmanlının zaman içerisinde hükmü ve sınırları içerisinde bulunan alan büyüklükleri de elde olunan veriler ışığında eklenmeye çalışılmıştır.  Papalık kaynaklarında Osman Gazinin etrafında bir ırk topladığı, Orhan Gazi’nin bir devlet kurduğunu I Murad’ın ise bir imparatorluk kurduğunu söylemektedir.  Osman Gazi babası Ertuğrul Gazi’den devir aldığı yaklaşık 4800 km2 egemenlik alanını 16 000 km2 ye çıkarmıştır. İkinci sultan Orhan Gazi bu alanı 95 000 km2 ‘ye, üçüncü sultan I Murad ise 500 000 km2 çıkartarak bir devlet olma sürecini tamamlayan bir beyliği, diğer yönetsel alt yapılarını da tamamlayarak imparatorluk sürecine sokmuştur.   7. Sultan II Mehmed (Fatih) zamanında egemenlik alanı 2 214 000 km2 ‘ye, 9. Sultan I Selim zamanında 6 557 000 km2 ‘ye, 10 Sultan I Süleyman (Kanuni) zamanında 14 983 000 km2 ‘ye, 12 Sultan III Murad zamanında ise 19 902 000 km2 ‘ye çıkarak en büyük genişlik alanına ulaşmıştır.  Bu genişlik  13 Sultan III Mehmed zamanında da sürmüştür. Tüm bu dönem kardeş ve yeğen katlinin yasal olarak çok yoğun olarak  görüldüğü, saltanatın babadan oğula geçtiği dönemdir ve sonradan “Kuruluş” ve” Yükselme” diye tanımlanan dönemlere karşılık gelmektedir.

13. Padişah  III Murad zamanından  19 902 000 km2 ‘ye  çıkartılan egemenlik  alanı, 14. Padişah I Ahmed’den,  22. Padişah II Mustafa dönemine kadar  yaklaşık aynen devam ettirilmiştir. 22. Padişah II Mustafa, Osmanlı tarihinde oğul olarak değil ama kardeş olarak tahta çıkan ilk padişahtır.  Bu dönem sonradan “Duraklama Dönemi” olarak tanımlanan döneme karşılık gelmektedir. Bu dönem,  saltanat devrinde “Ekberiyet” kurallarının uygulandığı dönemdir, Saltanat artık babadan oğula değil ailenin en yaşlı üyesine geçmektedir. Saltanatın devir edildiği  kişi zaman, zaman oğul olduğu gibi, amca ve yeğen de olabilmektedir. 22. Padişah  II Mustafa’nın saltanat  döneminin sonlarına doğru  imzalanan Karlofça antlaşması ile Osmanlılar kurulduğu ilk günden itibaren ilk defa toprak kaybı yaşayarak Duraklama dönemini tamamlayarak Gerileme dönemine girmiştir.

İlk defa 22 Padişah II Mustafa zamanında başlayan toprak kayıpları, zamanla artmıştır.  24, Padişah I Mahmud zamanında Osmanlı imparatorluğunun genişlik alanı hala çok büyüktür ancak 15 538 000 km2 ‘ye düşmüştür. Egemenlik  alanı 35. Padişah V Mehmed Reşad döneminde 4 980 000 km2 ye düşmüştür. Son Padişah VI Mehmed Vahdeddin zamanında Osmanlının tüm toprakları istila edilmiş, ancak Anadolu’da oluşturulan istiklal savaşı sonunda,  Sultan Vahdeddin dedelerinin kuruduğu imparatorluktan ayrılırken yeni kurulan cumhuriyetin egemenlik alanı 780 576 km2 dir.  “Ekberiyet” kurallarının hala geçerli olduğu bu dönem Osmanlının “Gerileme ve Dağılma” sürecini oluşturmaktadır.

  Osmanlının “Kuruluş”, “Yükseliş”, “Duraklama”, “Gerileme” ve “Dağılma” diye tanımlanan dönemlerinde tahta geçen padişahların ortalama iktidar süresi, sırası ile 25, 24, 10,  16, 15 yıldır.  Net bir şekilde görüldüğü gibi “Kuruluş” ve Yükselme” Devirlerinde padişahların ortalama iktidar süresi 20 yılın üzerinde iken, “ Duraklama”, “Gerileme” ve “Dağılma” dönemlerinde padişahların ortalama iktidar süresi 20 yılın altındadır. Padişahların tahta çıkma ortalama yaşı “Kuruluş” ve “Yükseliş” dönemlerinde sırası ile 33 ve 32 iken, “Duraklama”, “Gerileme” ve “Dağılma” dönemlerinde sırası ile 25, 38 ve 37 dir. Görüldüğü gibi tüm dönemlerin kilit taşı dönemini Duraklama dönemi oluşturmaktadır. Hem ortalama taht süresi hem de ortalama tahta çıkış yaşı olarak en düşük değerleri oluşturan dönemi oluşturmaktadır; Duraklama” döneminde ortalama tahta geçiş yaşı 25, ortalama iktidar süresi ise 10 yıldır. Bu dönemde tahta geçen padişahların ortalama düşük yaşı ve ortalama en düşük iktidar süresi kendisinden sonra gelen dönemlerin dağınıklığının nedeni olmuştur.  

Çizelge 2, Osmanlı Padişahları ve Osmanlı Devletinin Gelişim dönemleri

DÖNEM

SÜRE

PADİŞAH

ALAN
(000 Km2 )

ORTALAMA SALTANAT SÜRESİ

ORTALAMA SALTANATA GELİŞ YAŞI

SALTANATI BIRAKMA ŞEKLİ

ŞEHZADE ÖLDÜRÜLMESİ


KURULUŞ
1299-1326
1326-1360
1360-1389
1389-1402
1413-1421
1421 – 1451
OSMAN GAZİ,
 ORHAN GAZİ,
IMURAT,
IBEYAZIT,
IMEHMED,
IIMURAD
16
95
500
-
-
900
27
34
29
13
8
29
41
40
34
29
34
19
HASTALANARAK ÖLÜM
HASTALANARAK ÖLÜM
SAVAŞTA ŞEHİD
ESİR EDİLEREK, İNTİHAR
AV SIRASINDA ÖLÜM
OĞLU İÇİN FERAGET

OSMAN GAZİ VE ORHAN GAZİ DÖNEMLERİNDE ŞEHZADE ÖLDÜRÜLMESİ  OLMAMASINA  RAĞMEN I MURAD DÖNEMİNDEN BAŞLAYARAK  ZAMANLA ARTAN ŞEKİLDE  ŞEHZADE ÖLDÜRÜLMELERİ  BAŞLAMIŞTIR. İKTİDAR HEP BABADAN OĞULA GEÇMİŞTİR
ORTALAMA
1299-1451
6
900
23
33






YÜKSELİŞ
1451-1481
1481-1512
1512-1520
1520-1566
1566-1574
1574-1595
II MEHMED
 IIBEYAZIT,
I SELİM
I SÜLEYMAN
II SELİM
III MURAD
2214
2375
6557
14983
15162
19902
31
31
8
46
8
21
19
34
42
25
42
28
SEFERDE ÖLÜM
OĞUL ZORU TERK
HASTALANARAK ÖLÜM
HASTALANARAK ÖLÜM
HASTALANARAK ÖLÜM
HASTALANARAK ÖLÜM


ÇOK YOĞUN ŞEHZADE ÖLÜMLERİ OLMUŞTUR. İKTİDAR HEP BABADAN OĞULA GEÇMİŞTİR
ORTALAMA
1451-1595
6
19902
24
32





DURAKLAMA




1593-1603
1603-1617
1617-1618
1618-1622
1622-1623
1623-1640
1640-1648
1648-1687
1687-1691
1691-1695
III MEHMED
I AHMED
I MUSTAFA
II OSMAN
I MUSTAFA
IV MURAD
İBRAHİM
IV MEHMED
II SÜLEYMAN
II AHMED
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
8
14
2
4
1
17
8
39
4
4
29
13
25
14
30
11
25
6
45
49
HASTALANARAK ÖLÜM
HASTALANARAK ÖLÜM
İSYAN
İSYAN
İSYAN
HASTALANARAK ÖLÜM
İSYAN
İSYAN
HASTALANARAK ÖLÜM
HASTALANARAK ÖLÜM
EKBERİYET KURALI GELDİĞİNDEN PADİŞAHLAR TAHTA ÇIKARKEN AİLENİN EN BÜYÜĞÜ TAHTA ÇIKMIŞ, PADİŞAHLARIN TAHTA ÇIKMA SÜRECİNDE HER HANGİ BİR ŞEHZADE ÖLÜMÜ OLMAMIŞTIR, ANCAK PADİŞAHLAR TAHTA KALDIKLARI SÜREDE ZAMANLA KENDİLERİNE TEHLİKE OLUŞTURACAĞINI DÜŞÜNDÜKLERİ  KARDEŞ VE YEĞENLERİNİ ÖLDÜRTMÜŞTÜR. YENİÇERİ İSYANLARI  İLE PADİŞAHLARIN TAHTTAN İNDİRİLEREK DİĞER ŞEHZADELERDEN BİRİNİN TAHTA ÇIKARILMALARININ ÇOK YOĞUN OLARAK GÖRÜLDÜĞÜ BİR DÖNEMDİR. İKTİDAR  BABADAN KARDEŞLEREDE GEÇMEYE BAŞLAMIŞTIR. KURULUŞ VE YÜKSELİŞ DÖNEMLERİNİ KAPSAYAN 300 YILDA YAKLAŞIK 55 SADRAZAM GÖREVE GELİRKEN YAKLAŞIK 100 YILLIK BU DÖNEMEDE 61 SADRAZAM GÖREVE GELMİŞTİR VE ÇOK YOĞUN SADRAZAM KATLİDE BU DÖNEMDE GÖRÜLMÜŞTÜR.
ORTALAMA
1593-1695
10

10
25






GERİLEME
1695-1703
1703-1730
1730-1754
1754-1757
1757-1774
1774-1789
1789-1807
II MUSTAFA
III AHMED
I MAHMUD
III OSMAN
III MUSTAFA
I ABDÜLHAMİT
III SELİM
İLK KAYIP
-
15538
-
-
-
-
8
27
24
3
17
15
18
31
30
34
55
40
49
28
İSYAN
İSYAN
HASTALANARAK ÖLÜM
HASTALANARAK ÖLÜM
HASTALANARAK ÖLÜM
HASTALANARAK ÖLÜM
İSYAN
PADİŞAHLARIN TAHTA ÇIKMA SÜRECİNDE HER HANGİ BİR ŞEHZADE ÖLÜMÜ OLMAMIŞTIR, ANCAK PADİŞAHLAR TAHTA KALDIKLARI SÜREDE ZAMANLA KENDİLERİNE TEHLİKE OLUŞTURACAĞINI DÜŞÜNDÜKLERİ  KARDEŞ VE YEĞENLERİNİ ÖLDÜRTMÜŞTÜR. YENİÇERİ İSYANLARI  İLE PADİŞAHLARIN TAHTTAN İNDİRİLEREK DİĞER ŞEHZADELERDEN BİRİNİN TAHTA ÇIKARILMALARININ ÇOK YOĞUN OLARAK GÖRÜLDÜĞÜ BİR DÖNEMDİR
ORTALAMA
1695-1807
7

16
38






DAĞILMA
1807-1808
1808-1839
1839-1861
1861-1876
1876-1876
1876-1909
1909-1918
1918-1922
IV MUSTAFA
II MAHMUD
ABDÜLMECİD
ABDÜLAZİZ
V MURAD
II ABDÜLHAMİD
V MEHMED
VI MEHMED
-
-
-
-
-
-
4980
780
1
31
22
15
1
33
9
4
27
23
16
31
36
34
65
67
İSYAN
HASTALANARAK ÖLÜM
HASTALANARAK ÖLÜM
İSYAN
İSYAN
İSYAN
HASTALANARAK ÖLÜM
SÜRGÜN



HİÇ BİR ŞEKİLDE ŞEHZADE KATLİ OLMAMIŞTIR
ORTALAMA
1807-1922
8

15
37





KAYNAKLAR
İNAL,H,İ.,2012, Osmanlı İmparatorluğu tarihi, Nokta kitap, İSTANBUL, ISBN 978-9944-174-37-4
TOKMAKÇIOĞLU E., 2004, Osmanlı Tarihinde Katledilen Şehzadeler., Geçit kitapevi, İSTANBUL, ISBN: 975- 7699-89-6  
TOKMAKÇIOĞLU E., 2006, Osmanlı İmparatorluğunda İsyanlar., Geçit kitapevi, İSTANBUL, ISBN: 975- 6127-12-0 
TAYFUN.T.,2011, Kavanini Yeniçeriyan, . Türkiye İş Bankası Yayınları. İSTANBUL, ISBN: 978-9944-88-807-3