Çiğdem (Crocus),
süsengiller
(Iridaceae) familyasına
ait bir bitki
cinsidir.
Çok yıllık, yumrulu, sarı ya
da mavi çiçekli otsu bitkilerdir. Çiçekleri, türüne bağlı olarak, ilk bahar ya
da sonbaharda açar. İlk baharda çiçeklenen türlerin yumurtalığı toprak altında
kalan uzun çiçek tüpleri vardır. Çiçekler geceleri ya da kötü havalarda
kapanır. Çiğdemin ana yurdu Alpler, Güney Avrupa ve Akdeniz'dir. Anadolu’ya
özgü endemik türleri vardır. Çiçeklerinin güzelliğinden den dolayı bahçecilikte
aranan ve sevilen bir bitkidir.
Tarihte Çiğdemin kültüre
alınması ile ilgili ilk belge Akdeniz bölgesindeki Girit adasındandır. Bu çiçeği tasvir eden bir
çok duvar resmi Girit adasındaki evlerin duvarını süslemiştir. Ancak bundan çok
önceleri de çiğdem çiçeğinin doğa da mevcuttur, ve Girit uygarlığından daha
eski uygarlıklara ait mitolojik
kaynaklarda çiğdem çiçeğinden bahis edilmektedir.
Anadolu’da, Antik çağda çiğdem
(Crocus) türleri kadın doğurganlığı ile ilişkilendirilmiştir. Yunan
mitolojisinde çiğdem Zeus ve Hera’nın yataklarına serili çiçek olarak tanıtılmıştır.
Zeus’un düğün gecesinde anası Gaia gerdek yatağına çiğdem çiçekleri serpmiştir.
Roma döneminin Adanalı hekimi Dioscorides ise çiğdemi kadın hastalıkları tedavisi
için önermiştir. Eski mitolojik kaynaklarda Çiğdem çiçeklerinin üreme ve ana
tanrıça ile ilgisi kesindir. Antik Yunan döneminde genellikle Kibele ile
özdeşleştirilen bereket tanrıçası Demeter ile ilgili ilahilerinde çiğdem
çiçekleri önemli bir ter tutar. Sarışın olduğu bilinen Tanrıça Demeter’in
saçlarına benzetilmiştir sarı çiğdem çiçekleri. Bir Demeter ilahisinde aşağıdaki sözler vardır;
Çayırlarda çiçek topluyordu bir tek O,
Güller, Safranlar, güzel Menekşeler, İrisler, Sümbüller, ve Nergisler,
Çiğdem çiçeklerine benziyen uzun sarı saçları dans ediyordu omuzlarında,
Oynuyorduk,
Bir yandan da topluyorduk güzel çiçekleri
Narin Çiğdemler
ile buket yapıyorduk çiçekleri
Hititlerin önemli bayramlarından biri Şubat-Mart aylarında yapılan ve 38
gün süren ANTAHSUM bayramı’ dır. Adına bayram düzenlenen Antahsum ‘un
Anadolu’da endemik çeşitlerine çok rastlanan Çiğdem (Crocus) bitkisi
olduğu bilinmektedir. Bu bayramda kral ve kraliçe tanrılara çiğdem çiçekleri
sunulmaktadır. Çiğdem yumrularının da
günümüzde de Anadolu’nun bir çok bölgesinde ilkbaharda toplanarak çiğ veya
pişmiş olarak yenmesi, bunun özellikle çocuklar tarafından bir şenliğe
dönüştürülmesi Hititlerin ilkbahar bayramı uygulamalarının devamı olarak
yorumlanabilir. Hititler büyük bir olasılıkla Ankara çiğdemi (Crocus Ancyrensis) için bayram yapıyorlardı.
Adına bayramlar yapılan çiğdem çiçeği sevgisi
Anadolu da o kadar güçlüdür ki, bir manastır “Çiğdem Manastırı” olarak
adlandırılmıştır. Mardin’in 7 km doğusunda yer alan “Deyrülzaferan Manastırı’nın
bulunduğu alanda MÖ 5 yy da Güneşe tapanlar için bir tapınak bulunuyordu.
Hırıstiyanlığın kabulü ile bu tapınağın üzerine kurulan görkemli hıristiyan manastırı,
yörede ilk hıristiyan olan Süryanilerin en önemli manastırı haline gelmiştir. Ancak bu bölgede kültürel süreklilik o kadar
güçlüdür ki, Hristiyan manastırı içinde hala
güneşi hatırlatan motifler yoğun olarak bulunmaktadır. Duvar resimlerinde Güneş
ışınları motifleri sıklıkla bir çiçeğe özellikle de safrana dönüşmektedir. Ama
en ilginç hususlardan biri de manastırın adı dır. Manastırın adı Safran
Manastırı diğer deyişle Çiğdem manastırıdır. Deyrülzaferan Anadolu’da yabani
bir çiçek türünün adı ile anılan ender tapınaklardan biridir. 21 Mart gecesinde
başlayan nevruz şenlikleri Hititler döneminde ki ana tanrıça Kibele şenliklerinin de başladığı yılbaşı
gecesidir aynı zamanda. Yeni yıl bereketin ve bolluğun habercisi olan
çiçeklerin açması ile de muştulanmaktadır. Deyrülzaferan adı verilen çiğdemler
bu zamanda çiçek açarlar, kırları rengarenk, ama en çok da güneşin rengi olan
safran sarısına boyarlardı. Safran Manastırı bu adına uygun bir şekilde bir
zamanlar dünyanın en değerli maddelerinden olan safranla boyanırdı. Manastırın
safran sarısı ile boyanması geleneğinin hırıstiyanlık öncesi dönemden kaldığı
çok açık ve seçiktir. Antik dönemde güneş tanrısı adına yapılan manastıra,
adandığı tanrısının rengi olan sarı renkli ışığı en iyi Safran (çiğdem) boyası
verebilirdi. Hıristiyanlığın güneşe tapma kültürünü ortadan kaldırması ile
birlikte yöre insanı güneşe tapma ile tek tanrı inancını birleştirmiş, bu
birleşim sonucu Süryani insanı manastırını, rengini güneşten alan ve onu
anımsatan safran ile boyamaya devam etmiştir. Manastırdaki süslemelerde
çiçekler özellikle çiğdemler ile güneş ışığı bir arada resim edilmeye
çalışılmıştır. Yeni yılda güneşin aşkı ile ilk çiçeklenen bitkilerden olan çiğdemler hep özel bir saygı görmüştür.
Antik Persler MÖ 10 yy da
Derbena, İsfahan ve Horasan şehirlerinde safran (Crocus Sativa) yetiştirmişlerdir. Safrana özel bir anlam
yüklenerek, tanrılara sunulan dokumalarda boya bitkisi olarak safran kullanılmıştır.
13yy da Ortaçağ el yazma
kutsal metinlerdeki süslemelerde, sarı
ve turuncu rengi elde etmek için safran kullanılmıştır.
İnsanlığın tarihsel gelişimi
içerisinde, Safran (Crocus Sativa) yalnızca boya bitkisi olarak değil aynı
zamanda tıp alanında ve kozmetik alanında da çok yoğun kullanılmıştır. Homer,
Hipokrat ve Pilinus’un eserlerinde, safranın insan sağlında kullanımı konusunda
yoğun bilgiler verilmiştir.
Türe ismini veren CROCUS
Yunanca KROKOS sözcüğünden
türetilmiştir. Bu sözcük te büyük olasılıkla Yunanca’ya İbranice KARKOM ile
Aramikçe KURKUMA sözcüklerinden geçmiştir. Farsça ve Arapça’da KURKUM sözcüğü’ de safran veya safran sarısı anlamını taşımaktadır.
Sanskritçe de ise safran sarısı rengini tanımlamak için KUNKUMAN sözcüğü kullanılmaktadır.
Avrupa da çiçekçiliğin
merkezi olarak bilinen Hollanda’ya çiğdem ilk defa 1560 yılında girmiştir.
Papalığın İstanbul elçisi Ghislin de Busbecq, Leiden deki botanik bahçesine ilk
çiğdem yumrularını İstanbul’dan getirmiştir. O tarihten sonra bu çiçekle ilgili
olarak çalışmalara başlayan Hollandalılar 1620 tarihinden itibaren, Anadolu’dan
getirilenleri melezleme materyali olarak kullanarak yeni çiğdem çeşitleri elde
etmeyi başarmışlar ve günümüz çiğdem
pazarına hakim olmuşlardır.
15 yy Osmanlı çinilerinde Çiğdem motifi ve
MÖ 1000 yılına ait Girit duvar
fresklerinde çiğdem tarımı
MORFOLOJİ
Çiğdemler
küçük otsu yapılı, sert soğanlı, çok yıllık bitkilerdir. Az sayıdaki yaprakların
hepsi tabanda yer alır. Az sayıdaki yapraklar yeşil renkli, ince uzun yapılıdır,
üst yüzeyi soluk, orta kısmı şeritli, taban kısmı bir zarla çevrilmiştir. Çiğdemde
gerçek bir gövde bulunmaz.
Topraktan çıkan çiçekler
saplıdır. Çiçek renkleri; beyaz, sarı,
leylak, koyu mor, pembe olabilir. Çiğdem ilk çıkışta ince, uzun tüpsü ince yapılıdır.
Çiçeği oluşturan segmentler eşit veya hemen hemen eşittir.
Çiğdemlerin tam açılmamış değişik renkli, ince uzun tüpsü çiçekleri, çiçek sapları ve tabanda yer alan az sayıdaki yaprakları
Yumruları toprak altındadır. Çok
yıllıktır. Ana yumrular her sene yeni yumrular verir. Üreme genellikle her sene
oluşan yeni yumrular ile olur. Bazı türlerde yumruların üzerinde file gibi bir
yapı vardır, bazı türlerde yumrunun üzerindeki kabuk kendiliğinden halka, halka
açılmaktadır
Değişik
çiğdem türlerinin yumru yapısı
Çiğdem bitkisinin, çeşitli
renklerdeki çiçeğinin içerisinde boyuncuk (Stilus) ve erkek organlar (Stigma) vardır.
Boyuncuk ince yapılı ve bir adettir. Her
bir boyuncuk birbirine uzak duran tabandan birleşmiş 3 daldan oluşur.
Erkek organlar tüpsü yapıda olup çiçek
örtüsünün boğazına gömülüdür. Çeşitli renklerde olabilir. Aşağıdaki resimde kırmızı tüpsü yapıda görülenler çiğdemin
erkeklik organları veya stigmalarıdır. Bazı türlerinde toplanıp kurutulup çok
yüksek fiyatlar ile satılır. Safran diye tanımlanır. Ekonomik anlamda değerli
olan, safran üretiminde kullanılan bu türlerdir. Aşağıdaki resimlerde görülen sarı
yapıda olanlar ise boyuncuktur ve birbirine uzak duran ama tabanda birleşmiş 3 daldan oluşur.
Safran üretiminde kullanılan iki farklı tür Çiğdem çiçeğinin farklı gelişim dönemlerindeki boyuncuk
ve erkeklik organı
Farklı çiğdem türlerinde
boyuncuk ve erkeklik organı renk ve şekil formu farklı olabilmektedir.
Aşağıdaki resimde Crocus Oliveri’nin boyuncuk ve stigmaları açık sarı, Crocus
Xantholomos un koyu sarıdır. Bu iki türde boyuncuk ve stigma renkleri
farklılaşmazken, Crocus Corcicus da boyuncuk ve stigma renkleri
farklılaşmıştır.
Boyuncuk
ve erkeklik organı renki ve formu farklı üç tür sırası ile; Crocus Xantholomas,
Crocus Oliveri, Crocus Corcicus
Çiğdem’in yaprakları mum
tabakası ile kaplıdır bu da onları donlardan korur bu nedenle kar altından bile
çıkış yapıp erken ilkbaharda ilk çiçek açan bitki olurlar.
Çiğdeme çok
benzeyen fakat onun gibi yenilmeyip zehirli olan Colchicum türlerine de acı çiğdem
veya çakal çiğdemi veya zehirli çiğdem adı verilir. Yenilmemesi gereken bu Colchicum yumruları Doğu Anadolu
Bölgesinde çiğdem (Crocus) türleriyle karıştırıldığı için, bilhassa
toplayıp yiyen çocuklar arasında ağır zehirlenme vakaları görülebilmektedir.
Colchicum
türlerinden Colchicum heldreichii Orta
Toroslarda yer alan Gevne Vadisi ve Gökbel yaylasında oldukça yoğun bulunur. Bu
vadiden Göksu nehrinin önemli bir kolu olan Ermenek çayının ilk kısmını
oluşturan Gevne çayı akmakta ve vadiye adını vermektedir. Gökbel yaylası 1500
metrededir ve Ermenek çayını besleyen su kaynaklarının yer aldığı en önemli
yayladır. Gevne vadisinde bitkilerin üzerinde yetiştiği yaygın kireçtaşı
kayaları vardır
Colchicum
türlerinden Colchicum baytopiorum Antalyada
Termossos Milli parkının içerisinde yaygın olarak bulunur. Alan kireçtaşı
kökenli sarp kayalıklardan oluşmaktadır.
Colchicum
türlerinden Colchicum bornmuelleri Amasyada
Akdağlar bölgesindedir. Karadeniz bölgesinin orta kısımlarında yer almaktadır.
Bölge geniş ölçüde kireçtaşı ve volkanik fliş içerir. Dağın eteklerine inince
kumtaşı, konglemera ve marn bulunur.
Colchicum
türlerinden Colchicum micranthum endemik bir türdür.
COLCHICUM
BORNMUELLERI COLCHICUM BAYTOPIORUM COLCHICUM HELDREICHII
Colchıcum tülerini, çiğdem
türlerinden ayıran en büyük özellik, colchicum larda anter sayısının fazla
olması ve sapı çevreleyen yaprakların daha kalın olmasıdır.
ÜRETİMİ:
Çiğdemler yumrulu bitkilerdir, yumruları ile coğalır. Tohumdan’da da ürertilebilir.
Ancak tohumdan elde edilmesi üç yılı
aşan zahmetli bir işlemi gerektirdiğinden çok pratik bir üretim şekli değildir.
Yetiştiriciliğinde, yumruları
genellikle, 3-4 cm derinlikte dreanajı iyi olan güneş gören topraklara
dikilmelidir.
Çiğdemlerin bir çok türü
doğada kayıp olma tehlikesi altındadır, sayıları hızla azalmaktadır ve koruma
altına alınmıştır.
Çiğdem türleri arasında en fazla
üretimi yapılan ve ekonomik değeri olan Safrandır (Crocus Sativus). Diğer
türleri günümüzde genellikle peysaj
unsuru olarak kullanılır.
Safran bitkisi, Akdeniz maki bitki
örtüsünün yaşadığı koşullara benzer,
sıcak ve kuru yaz rüzgârlarının estiği yarı kurak iklimlerde büyür. Bitki,
soğuk kışları da atlatabilir ve kısa süre kar altında kalabildiği gibi -10 ° C’lik
donlara da karşı koyabilir. Yıllık toplam yağışı 1000–1500 mm olan nemli
iklimlerde yetiştirilmediği takdirde sulama gerekir. Yıllık toplam yağış miktarı
500 mm olan Yunanistan’da ve 400 mm olan İspanya’da sulama olmadan
yetiştirilemez. Yağmurların zamanlaması da önemlidir. Bahar yağışlarının
ardından gelen kuru yazlar optimal koşullardır. Buna ek olarak çiçek açmasından
hemen önce yağan yağmurlar safran mahsulünü artırır. Ancak tam çiçek açarken
soğuk ve yağmurlu hava ile karşılaşınca hastalığın artması nedeniyle üretim
miktarı düşer. Sürekli nem ve sıcak hava ile tavşan, sıçan ve kuşların toprağı
kazmaları da üretimi kötü yönde etkiler. İplikkurdu ve yaprak mantarı gibi
parazitlerle soğan çürümesi de önemli tehditlerdir.
Safran bitkisi güçlü ve doğrudan güneş
ışığını ne kadar severse, gölgede kalmaktan da o kadar hoşlanmaz. Dolayısıyla
günışığı alan güney yamaçlar safran bitkisi dikimi için en elverişli yerlerdir
ve buralarda çiçek en yüksek oranda güneş ışığı alır. Safran soğan dikimi 7–15 cm derinlikte olmak üzere
Haziran ayında yapılır. Soğanların dikildiği derinlik, aralık ve iklim, ürün
miktarını etkileyen kritik faktörlerdir. Daha derine dikilen ana soğanlar daha
yüksek kaliteli safran üretir ama daha az çiçek tomurcuğuna ve yavru soğancığa
sahip olurlar. Bu bilgilerin ışığı altında İtalyan yetiştiriciler soğanları 2–3
cm aralıklarla 15 cm derinliğe diktiklerinde mahsül kalitesini artırırlar. 8–10
cm derinliğe diktiklerinde ise hem çiçek hem de soğancık üretimini optimize
ederler. Yunan, Faslı ve İspanyol yetiştiriciler ise kendi iklim koşullarına
uygun olan farklı derinlik ve aralıklarda dikim yapmaktadır.
Safran bitkisinin en severek yetiştiği
topraklar; gevrek, gevşek, düşük
yoğunluklu, iyi sulanmış ve yüksek
organik içerikli killi ve kalker topraklardır. Kabartılmış dikim yatakları iyi havalanmayı sağlamak için kullanılan geleneksel bir
yöntemdir. Toprağın organik içeriğini sağlamak için tarihsel olarak hektar
başına 20–30 ton gübre kullanılır. Ama daha sonraları, daha fazla gübre
kullanmadan soğanlar dikilmiştir. Yaz
mevsimini uyuyarak geçiren soğan, sonbaharın başında dar yapraklarını yukarı
gönderir ve tomurcuklanmaya başlar. Bitki ancak sonbahar ortasında çiçeklenmeye
başlar. Çiçeklerin hasatı çok hızlı yapılmak durumundadır çünkü gün ağarırken
açan çiçekler gün ilerledikçe solmaya başlar. Üstelik safran bitkisi bir ilâ
iki haftalık çok kısa bir dönem içinde çiçeklenir. Yaklaşık olarak 150 çiçek 1
g kuru safran lifi verir. 12 g kuru safran ya da 72 g taze toplanmış safran
elde etmek için 1 kg çiçek gerekir. Ortalama olarak taze toplanmış bir çiçek
0,03 g taze safran ya da 0,007 g kuru safran verir
Safranın (Crocus Sativus) kültüre alınıp yetiştirilmesi ve safran
iplikçiklerinin toplanması
TÜKETİMİ
Yumruları
Türkiye'de çiğ olarak ya da külde pişirilerek yenir. Ayrıca yemeği de yapılır.
Yemekleri arasında Çiğdem pilavı, Çiğdem aşı, Çiğdem sütlüsü başta
gelir. Karadeniz Bölgesi’nde una bulayıp kızartması yapılır. Baharın ilk
günlerinde toplanıp demet hâline getirilen sarı çiğdemler, Ankara şehir
merkezinde seyyar satıcılarca tüketime sunulur.
Bilimsel
adını Ankara’dan alan ve Hititler döneminde kendisi için 30 gün süre ile bayram
yapılan endemik Ankara çiğdeminin (Crocus Ancyrensis) Şubat ve Mart ayında
gelişen yumruları pilav içerisine katılarak “Çiğdem pilavı denilen bir yemek
yapılmaktadır. Yine Adana ve Gaziantep yörelerinde yetişen bir başka endemik
çiğdem olan Crocus cancellatus ‘un yumruları bahar aylarında toplanarak yenir
veya pişirilen pilavın içerisine katılır. Anadolu’da yaygın olarak yetişen
Crocus fleischeri adlı endemik çiğdemin
yumruları hem çiğ hem pişirilerek yenir. Yine bir endemik çiğdem türü olan
Crocus pallasai ‘nin yumruları Şanlıurfa dolaylarında yiyecek olarak
değerlendirilir. Baharın ilk aylarında, Anadolu’nun çiğdem zengini köylerinde
sizi yemeğe davet ederler ve yemekte pilav olduğunu söylerlerse hemen kabul
edin.
Çiğdem bitkisinin çiçeklerinin ortasında genellikle 3 adet stigmaları
(üreme organları) bulunur. Çiğdemlerin süs bitkisi olarak kazandıkları ticari
değerin yanında bu stigmalarda ticari
önem taşımaktadır. Çök kıymetli baharat olan “safran” bu stigmalardan elde
edilir.. Sonbaharda veya ilkbaharda toprak
yüzeyine çıkan ve çiçek açan türleri vardır. Safran Türkiyede en fazla Safranbolu
ilçesinde bulunmaktadır ve bu ilçeye adını vermiştir.
Çiğdemin, çiğdem
adıyla anılmayan tek türü, Doğu mutfaklarının (Türk, Arap, İran, Hint ) sultanı
olarak bilinen ekonomik değeri çok yüksek olan safrandır (Crocus
sativus). Safran, Türkiye'de Safranbolu'da
yetiştirilir. Anadolu ve Türk yaşam biçiminde bir ilçeye adını verecek kadar
önemlidir.
Safran
bitkisinin yaprakları şeritimsi, mor çiçekleri üç tepeciklidir. Çiçeği ve
tepecikleri bitkiye bağlayan yaprak sapı da dahil olmak üzere erkek organları
kurutularak özellikle gıda boyası ve tat verici olarak kullanılır. Crocus sativus (safran) daha çok İspanya, Fransa, İtalya ve İran'da
yetiştirilir. Türkiye’de ise safran Safranbolu’da üretilmektedir. Ağırlığına
göre dünyanın en pahalı baharatıdır, bir gramı 5 ile 6 € arası), olan safranın
anavatanı Güneybatı Asya’dır. Yetiştiriciliğine ilk olarak Yunanistan civarında
başlanmıştır. Yarım kilogram safran 80.000 çiçekten çıkarılabilir. Kendi
ağırlığının 100.000 katı suyu sarı renge boyar.
Safran
baharatının keskin bir tadı ve iyodoform ya da saman benzeri bir kokusu vardır.
Bunların sebebi bileşiminde bulunan pikrokrosin ve safranal etkili
maddeleridir. Aynı zamanda içine konduğu yemeklere altın gibi sarı bir renk
katan, krosin adı verilen karotenoit bir boya maddesi de içerir. Bu özellikler
safranı dünya çapında çok aranan bir baharat yapar. Ayrıca tıpta da kullanılır.
Safran
kelimesi Arapça sarı renk anlamına gelen asfar kelimesinden türetilen ve
Arapça'da safran baharatı anlamına gelen za’feran kelimesinden kaynaklanarak, Latince’ye safranum, İtalyanca'ya zafferano ve
İspanyolca'ya azafrán olarak geçmiştir. Daha sonra Fransızca'ya safran ve
oradan da İngilizce’ye saffran olarak geçmiştir.
CROCUS SATIVUS (SAFRAN) ERKEKLİK
ORGANLARI (STIGMA) VE TOPLANMIŞ HALİ
ÇİĞDEM TÜRLERİ;
Dünya üzerinde yaklaşık 85
tane çiğdem türü belirlenmiştir. Bunlardan 30 ün üzerinde tür, doğal olarak
Türkiye’de bulunmaktadır. Bunların bir
kısmı endemiktir (Anadolu’ya özgü ve ender bulunan dolayısı ile koruma altında
olan). Estetik yapısının çok güzel
olması nedeni ile peysaj bahçelerinde sıklıkla kullanılması dolayısı ile
soğanlarının sökülmesi nedeni ile bazı türleri hızla yok olmaktadır.
Türleri aynı olmasına
rağmen, çiğdemler bütün bitki dünyasında uygulandığı gibi, çiçek rengine ve
şekline, yaparak rengine ve şekline, yumrularının şekline ve rengine, erkek ve
dişi organlarının şekline ve rengine, çiçeklenme dönemine göre farklı tür
adları alır. Aynı çeşidin birbirinden ufak farklılıklarla ayrılan bir çok türü
vardır. Her tür kendine özgüdür ve tekdir.
Tanımlanan türler,
genellikle bu tanımlamayı yapan kişini veya o türün yaygın olarak bulunduğu
çoğrafi bölgenin veya çok karakteristik bir özelliğinin adını alır. Örneğin
Crocus baytopiorum bu türü tespit edip sınıflandırmasını yapan Türk Farmokolog
Prof. Dr. Baytop un ismini taşımaktadır ve uluslararası olarak da böyle
tanınır. Crocus Abentensis Bolu da Abant gölü çevresinde tespit edilip
sınıflandırılması ve adlandırılması yapılmıştır bu nedenle bu çoğrafi bölgenin
adını taşımaktadır ve uluslararası tanımı böyledir. Crocus bifloris çok
karakteristik olarak tek çiçeklidir ve bu özelliğinden dolayı tespit edilip
sınıflandırılması ve adlandırılması yapılmıştır.
Asuman BAYTOP, Turhan
BAYTOP, Ahmet ATİLLA, Esat Şerefeddin KÖPRÜLÜ, Faik YALTIRIK, BERGGREN, HEİLBORN, KOCH, OLIVIER,
PESTALLOZA, BORNMÜLLER, 1960 yılı öncesi Türkiyede çiğdem ve diğer bitkilerin
tanımlanmasında ve sınıflandırılmasında önemli görev almış yerli ve yabancı
bilim adamlarından bazılarıdır. Bunlardan ;
Prof. Dr. Asuman BAYTOP;
1920 yılında doğmuş, 1943 yılında İstanbul Eczacılık Fakültesinden mezun olmuş,
aynu yıl İstanbul Üniversitesi İspençiyari Nebatat ve Genetik Enstitüsü ne
asistan olarak atanmıştır. Asuman BAYTOP 1954-2001 yılları arasında Trakya ve
İstanbul çevresinde 120 araştırma gezisi yaparak, Türkiye taksonomisine 30
kadar yeni bitkinin tanımı yapılarak eklenmesini sağlamıştır.
Pof Dr. Turhan BAYTOP, 1945
yılında İstanbul üniversitesi Eczacılık fakültesinden diploma almıştır.
BERGGREN, 1790-1868 yıları
arasında yaşamıştır, İstanbul İsveç konsolosluğunda rahip olarak görev
yapmıştır. 1926 yılında yayınlanan kitabında İstanbul ve Türkiye’den toplanan
bitkiler ve tanımlanması ile önemli bilgiler vardır.
DÜNYADA VE TÜRKİYEDE BELİRLENMİŞ BAZI ÇİĞDEM ÇEŞİTLERİ VE TÜRLERİ .
Seksiyon: Crocus
Seri: Baytopi
- Crocus baytopiorum Mathew,
Seri: Kotschyani
- Crocus karduchorum Kotschy ex Maw
- Crocus kotschyanus K. Koch
- Crocus kotschyanus subsp. cappadocicus B.Mathew
- Crocus kotschyanus subsp. hakkariensis B.Mathew
- Crocus kotschyanus subsp. kotschyanus K. Koch
- Crocus kotschyanus subsp. suworowianus (K.Koch) B.Mathew
- Crocus scharojanii Ruprecht
- Crocus vallicola Herb.
Seri: Crocus
- Crocus asumaniae B. Mathew & T. Baytop
- Crocus sativus L. (Safran
- Crocus mathewii H. Kemdorff & E. Pasche (Kalkan çiğdemi)
- Crocus pallasii
- Crocus pallasii subsp. dispathaceus (Bowles) B.Mathew
- Crocus pallasii subsp. pallasii
- Crocus pallasii subsp. turcicus
- Seksiyon: Nudiscapus
Seri: Reticulati
- Crocus abantensis (Abant çiğdemi)
- Crocus ancyrensis (Herb.) Maw (Ankara çiğdemi)
- Crocus cancellatus Herb.
- Crocus cancellatus subsp. cancellatus Herb.
- Crocus cancellatus subsp. damascenus (Herb.) B.Mathew
- Crocus cancellatus subsp. lycius B.Mathew
- Crocus cancellatus subsp. mazziaricus (Herb.) B.Mathew
- Crocus cancellatus subsp. pamphylicus B.Mathew
- Crocus gargaricus Herb. (sin: Crocus gargaricus subsp. gargaricus)
- Crocus herbertii B. Mathew (Crocus gargaricus subsp. herbertii)
- Crocus reticulatus Steven ex Adams
- Crocus reticulatus subsp. hittiticus (T.Baytop &
B.Mathew) B.Mathew
- Crocus reticulatus subsp. reticulatus
- Crocus sieheanus Barr ex B.L. Burtt
Seri: Biflori
- Crocus aerius Herb.
- Crocus biflorus Mill.
- Crocus biflorus subsp. adamii (J.Gay) B.Mathew
- Crocus biflorus subsp. albocoronatus Kerndorff
- Crocus biflorus subsp. alexandri (Nicic ex Velen.)
B.Mathew
- Crocus biflorus subsp. artvinensis (J.Philippow)
B.Mathew
- Crocus biflorus subsp. biflorus Miller
- Crocus biflorus subsp. crewei (Hook.f.) B.Mathew
- Crocus chrysanthus Herb.
- Crocus danfordiae Maw
- Crocus kerndorffiorum Pasche
- Crocus leichtlinii (Dewar) Bowles
- Crocus nerimaniae Yüzbasioglu & Varol
- Crocus pestalozzae Boiss.
- Crocus wattiorum (B. Mathew, 1995) B. Mathew (Tahtalı çiğdemi)
Seri: Speciosi
- Crocus pulchellus Herb.
- Crocus speciosus M. Bieb.
- Crocus speciosus subsp. ilgazensis B.Mathew
- Crocus speciosus subsp. speciosus
- Crocus speciosus subsp. xantholaimos B.Mathew
Seri: Flavi
- Crocus adanensis T. Baytop & B. Mathew
- Crocus antalayensis Mathew
- Crocus antalayensis subsp. antalyensis Mathew
- Crocus antalayensis subsp. striatus
- Crocus candidus E.D. Clarke
- Crocus flavus Weston
- Crocus flavus subsp. dissectus T.Baytop & Mathew
- Crocus flavus subsp. flavus
- Crocus graveolens Boiss. &Reut.
- Crocus olivieri Gray
- Crocus olivieri subsp. olivieri
- Crocus olivieri subsp. balansae (J.Gay ex Baker) B.
Mathew
- Crocus olivieri subsp. istanbulensis B. Mathew (İstanbul çiğdemi)
- Crocus paschei H. Kerndorff (1993)
- Crocus vitellinus Wahl.
Seri: Intertexti
- Crocus fleischeri Gay.
ÇİĞDEMLERİN TÜRKİYEDEKİ DAĞILIMI
Çiğdemler Anadolu nun her
yerine dağılmakla birlikte, Crocus asumanıae, Crocus albo coronatus, Crocus
wattiorum , Crocus kerndofforum, Crocus mathewii, en fazla Antalya civarlarında
bulunur. Crocus artvinensis ve Crocos fibroannulatus en yoğun Artvin civarında
bulunur. Crocus coranatus, Crocus kerndofforium, Crocus pashaei ve Crocus
boisseri en fazla Mersin civarlarında bulunur.
CROCUS PASHAEI CROCUS OLIVIERİ CROCUS ALBO CARANATUS
CROCUS CANDİDUS
Crocus
candidus ‘un yayılma alanı Çanakkale den Balıkesir içlerine kadar
uzanır. Crocus candidus, Şubat ve Mart aylarında
Anadolu’nun iç kısımlarında daha görülmezken Gelibolu yarım adasında çiçekli halde
bulunur. Aynı çoğrafi alan içerisinde sonbahar’da çiçeklenen
Crocus pulchellus veya Crocus oliverri gibi alt türleri de görülür. Crocus
candidus’ un özelliği çiçekli olduğu zaman yalnızca tek bir yaprağa sahip
olmasıdır. Bu özellik bazen akraba olduğu Crocus oliveri’de de ortaya çıkar. Crocus
candidus lar ayrıca kuzey batı Anadolu’ nun yerel bitkileridir. Kaz dağlarında
çok yoğun bulunur. Çiçekleri ufak ve dipleri sarıdır. Tohumlarının çimlenmesi
için soğuk peryoda ihtiyacı vardır. Bazen tohumlar toprağa düştükten 3 sene
sonra bile çimlenip yeni bitkiyi meydana getirebilirler.
CROCUS CANDİDUS CROCUS OLVİERİ
CROCUS
GARGARICUS
Crocus
Gargaricus 1841 yılında Herbert tarafından, Kazdağlarının antik isimlerinden
biri olan gargaricus ile isimlendirilmiştir. Nisan - Mayıs aylarında koyu sarı,
turuncu çiçek açar. 1300 metrenin üzerinde yaşar. Türkiyede batı ve kuzey batı
anadoluda, Uludağ (Bursa), Göktepe (Muğla) doğal olarak yetişir. Crocus
gargaricus’un toplu olarak ortaya çıkması, onun hızlı bir şekilde yayılmasını
sağlayan yalnızca bezelye büyüklüğündeki yumrularında oluşan stolonlarının
yapısı ile açıklanır. Yüksek yağışa uyum sağlamıştır ve bahçe kültürleri için
çok uygundur.
CROCUS GARGARİCUS
CROCUS
CHRYSANTUS
Crocus
chrysantus Uludağ’ın alçak ve çoğunlukla kurak yerlerinde yayılış gösterir.
Crosus biflorus pulchicolor ile birlikte
bulunduğu alanlarda bronz menekşesi renginde hibritler oluşur. Uludağ ın aşağı
eteklerinde ilkbahar başında çiçeklenen Crocus flavus da bulunur. Bu bölgede
ayrıca yaygın olarak Crocos pulchellus da bulunur. Balkanlarda da çok yaygındır.
Yapraklarının portakal sarısı rengi vardır. En erkenci çiğdemlerden biridir.
CROCUS CHRYSANTUS
CROCUS KOTSCHYANUS
Dört alt
türü ile birlikte sonbaharda çiçeklenen Crocus kotschyanus çok değişken bir tür
olup, büyük bir bölümü Türkiye de olmak üzere Suriye den Lübnan a kadar yayılış
gösterir. Normal olarak beyaz renkli anterlere ve krem sarısından koyu sarıya
kadar değişen renkli situluslara (boyuncuk) sahiptirler. Hatay da hem
stiluslarının uç kısımları belirgin şekilde parçalı hem de anterlerinin beyaz
renkli olanlarını belirlenmiştir. Amonos dağlarında yaygın olarak bulunur.
CROCUS KOTSCHYANUS
CROCUS
VALLİCOLA
Crocus
kotschyanus ile yakın akraba olan Crocus vallicola Türkiye nin kuzey
doğusundaki ve Kafkaslardaki dağ çayırlarını Ağustos ve Ekim aylarında
genellikle beyaz bir renk ile kaplar. Aynı bölge içerisinde koyu sarı rengi ile
belirlenen Crocus scharonjanjii ile
soluk renkli melezler oluşturur. Doğu Karadeniz de Karçal Dağlarından
fotoğraflanmıştır.
CROCUS
VALLICOLA
CROCUS
AERİUS
Crocus
aerius Anadolu’nun kuzey doğusunda nisan mayıs ayları içerisinde harika
çiçekler açan ve gerçek anlamda bir endemik bitkidir. Halk arasında hava
çiğdemi olarak da adlandırılır. Stigması yemeklerde tat ve renk vermesi için
kullanılır. Dağlık alanlar, yaylalar ve yeşil yamaçlarda bulunur 2000-2500
metre yükseklikte bulunur.
CROCUS AERİUS
CROCUS SİENSİS
Crocos Siensis
endemik bir tür olup ilk bakışta kolaylıkla Crocus ancyrensis ve Crocus
sieheanus ile karıştırılır. Ancak yurmruları üzerinde çizgiler bulunan Crocos
Siensis, kendini yumruları üzerinde
kaba ağ şeklinde bir gömleğe sahip olan
Crocus ancyrensis den ve yumrularının alt kısımlarında halkalara sahip
olan Crocus chrysantus dan belirgin bir şekilde ayırır. Crocus sieheanus Konya ,Niğde ve Adana da 700-1200 metre
yükseltiler arasında yayılış gösterir.
CROCUS SIENHEANUS
CROCUS
CANCELLATUS
Crocus
Cancellatus Toros dağlarının orta bölümünde bulunan Geyikdağ ve Akdağ üzerinden
görüntülenmiştir. Bu dağlar genellikle kretase kireçtaşı kayalarından
oluşmuşlardır. Zaman zaman serpantin kayalıklarda bulunur.
CROCUS CANCELLATUSS spp PAMPHYLICUS
CROCUS
ASUMANİAE
Crocus
Asumaniae Antalya-İsparta daki Bozburun dağlarından görüntülenmiştir. Dağ
silsilesi Konglemera ve Kireçtaşından oluşmuştur. Milli parkın güneydoğu
tarafındadır. Kızılçam ve kara çam ormanları ile birliktedir.
CROCUS ASUMANIAE
CROCUS WAATTİORUM
Crocus
wattiorum Tahtalı Dağı Önemli Bitki Alanında gözlemlenmiştir. Antalya
Körfezinin batısında yer alır. Alandageniş kireçtaşı ve serpantin yamaçlar
üzerinde gelişmiş kızılçamlar hakim bitki örtüsüdür.
CROCUS WATTIORUM
CROCUS
BAYTOPİORUM
Crocus
baytopiorum Honaz dağı Önemli Bitki alanından fotoğraflanmıştır.
Honaz dağı Denizli şehir merkezinin güneydoğusunda Ege ve Akdeniz bölgeleri
arasındaki sınırda yer alır Dağ çoğunlukla kalker kayalardan ve metamorfik
şistlerden oluşmuştur. Türkiye’nin
güney doğusunda eriyen kar yığıntılarının hemen içerisinden Şubat başlarında
çıkar. Çiçeklerinin rengi gök mavisi-turkuaz arasıdır.
CROCUS BAYTOPIORUM
CROCUS
SPECİOUS SSP XANTHOLAİMAS
Crocus
speciosus ssp xantholaimas Sinop
yarımadası önemli bitki alanından fotoğraflanmıştır. Alan Karadeniz bölgesinin
ortalarında yer alan bir platodur. Türkiye’nin en kuzey ucudur. Denize doğru
açılan yumuşak kumtaşları ve volkanik kayaçlardan oluşan bir platodur.
CROCUS SPECIOSUS spp XANTHOLAIMOS ve yumurta gibi halkasal soyulan soğanları
CROCUS
SPECİOUSUS SSP ILGAZENSİS
Crocus
speciosus ssp ilgazensis Ilgaz
dağları önemli bitki alanından fotoğraflanmıştır Batı Karadeniz dağları
arasındadır. Paleozik şist ve kireçtaşlarından oluşmuş zirveleri vardır. .
CROCUS SPECIOSUS spp ILGAZENSIS
CROCUS
ABENTESİS
Crocus
Abantesis Abant dağları önemli bitki alanından
fotoğraflanmıştır. Bolu dağlarının güney batısında yer alır. Alanda Kretease/Jurasic
dönemlerde oluşmuş kireç taşı sırtlar vardır. Kuzeybatı Anadolu da bir dağ
silsilesine özgü, İlkbaharda açık mavi renkte çiçeklenen bir çiğdem türüdür.
İlk kez 1970 li yıllarda toplanan örnekleri 1975 yılında bilim dünyasına
tanıtılmıştır. 1958 ve 1964 yılarında toplanan örneklerin yanlış tayin edilmesi
nedeni ile yeni bir tür olduğunun anlaşılması 1975 yılına kadar gecikmiştir.
Daha önceki toplamalarda, yine Abant gölü civarında yaygın olarak yetişen ve
mavi renkte çiçekleri olan bir başka çiğdem türü olan Crocus biflorus ssp
pulchicolor ile karıştırılmıştır. Çiçeklerinin birbirine benzemesine rağmen bu
iki tür, göl çevresinde farklı ortamlarda yetişir. Crocus biflorus ssp pulchicolor Nemli ve
sulak mera habitatlarını tercih ederken,
Crocus Abantesis 1400-1700 metre arasında
yayla ve açık dağ sırtlarında kurak kireçtaşı meralarda ve çoğunlukla kısa boylu çalılıklar arasında
yetişir. Yalnız abant gölü çevresine
özgü bir tür olan Crocus Abantesis popülasyonları daha nemli meralarda yetişen
Crocus Ancyrensis popülasyonları ile karışır. Bunun sonucu yakın geçmişte iki
tür arasında endemik bir tür olan Crocus paulineae ‘nin geliştiği ortaya
çıkmıştır. Crocus Abantesis, Anadolu’nun küresel ölçekte tehdit altında bulunan
endemik bitki türlerindendir.
CROCUS
ABANTENSIS VE SOĞANI
CROCUS PESTALLOZZAE
Crocus
pestalozzae Bursa-Yalova–Armutlu’ daki önemli bitki alanından
fotoğraflanmıştır. Alana volkanik kayalar hakimdir. Ümraniye çiğdemi diye de
bilinir.
CROCUS PESTALOZZAE
CROCUS
BİFLOROS SPP PULCRİCOLOR
Crocus
biflorus spp pulcricolor Uludağ
önemli bitki alanından fotoğraflanmıştır. Bursa şehir merkezinin güneyinde yer
alır. Dağın 2200 metreden yüksek kısımlarında billursal kireçtaşı daha alçak
bölümlerinde ise gnays, granit ve şist gibi asit karakterli kayalardan oluşur.
CROCUS BIFLORUS ssp PULCHRICOLOR
CROCUS
SCHAROJAMİ
Crocus Scharojami Türkiye’nin Kuzey doğusunda
genellikle crocus vallıcola ile bir arada bulunur Crocus Scharojami’ nin hem kirli beyaz hem de sarı renkli
olanları mevcuttur.
CROCUS VALLICOLA (İÇ ve DIŞ) CROCUS
SCHAROJAMI
CROCUS
ANCHRYANSİS
Crocus
Anchryansis (Ankara
Çiğdemi), Şubat-Nisan ayları arasında
çiçeklenen, 1000-1600 m rakımlarda görülen çok yıllık otsu bitkilerdir. Yaşam
alanları kayalık, çalılık ve çamlık sahalardır. Soğanları liflerle kaplı;
yapraklar 0.5-1 mm çapında; çiçek örtüsü saf sarı, tüp bazen morumsu ya da sarı
renkli ve çiçek boğazı tüysüzdür. Şeker ve nişastaca zengin bir bileşime sahip
olan soğanları Anadolu'da çiğ veya pişirilerek tüketilmektedir. Türkiye'de
Kuzeybatı ve İç Anadolu'da; Amasya, Ankara, Bolu, Çorum, Kastamonu, Kayseri,
Kahramanmaraş, Samsun, Sivas ve Yozgat illerinde yayılış yapar. İlk defa Ankara
dan toplandığı için Ankara’nın adı verilmiş ve şehrin sembollerinden biri
olmuştur. Parlak sarı renklidir. Hem yayılışı geniş hem de bulunduğu yerde bol
olan endemik bir bitkidir. “Golden bunch
crocus “ adı ile İngiltere, Amerika
ve Avrupa da ticarileşmiştir ve çok yaygın olarak bahçe süslemesinde
kullanılır. Genellikle yetişmek için alkali karakterde toprakları sever. 10 cm boy uzunluğu ve 5 cm yana doğru gelişim
mesafesi vardır.
CROCUS
ANCHRYANSİS
CROCUS
SATİVUS
Crocus
sativus (safran) sonbaharda çiçek açar, 20–30 cm boyundadır,
Kültür
bitkisi olan Crocus sativus (safran),
sonbaharda çiçek açan ve doğal yaşamda kendi başına bulunmayan çok yıllık bir
bitkidir. Kısır olmaları nedeniyle safran bitkisinin mor çiçekleri üretken
tohum üretemez ve çiçeğin üremesi insana bağlı kalır. Toprak altında kalan ve
üreme organı görevini yapan soğanlar toprak kazılarak çıkarılmalı, bölünerek
ayrılmalı ve tekrar dikilmelidir. Bir soğan yalnızca bir mevsim yaşar,
bölünerek yaklaşık on tane soğancık üretir ve bu soğancıklardan yeni bitkiler
ürer. Soğanlar yaklaşık 4,5 cm. çapında küçük kahverengi yuvarlardır ve sık bir
hasır şeklinde paralel lifçiklerden oluşmuştur.
Bir yaz
uykusu geçirdikten sonra topraktan, 40 cm.’ye kadar büyüyen, beş ila onbir adet
dar ve dik yeşil yaprak çıkar. Sonbaharda mor tomurcuklar kendini gösterir.
Ekim ayında, diğer tüm çiçekli bitkiler tohumlarını bıraktıktan sonra açık
pastel leylak renginden daha koyu bir mor renkte parlak renkli çiçekleri açar.
Çiçek verdiği sırada bitki 30 cm.’den daha yüksek değildir. Her çiçeğin ucunda
üçlü bir erkeklik organı bulunur ve bunların ucunda 25 – 30 mm.’lik koyu
kırmızı tepecikler yer alır.
CROCUS SATIVUS
(SAFRAN)
DİĞER ÇİĞDEM
TÜRLERİ
CROCUS ALLEPICUS (HALEP ÇİGDEMİ) CROCUS
SATİVUS
CROCUS MALTHEWİİ (KALKAN ÇİĞDEMİ) CROCUS ANCRYENSİS (ANKARA ÇİĞDEMİ)
CROCUS KOTSCHYANUS CROCUS CHRYSANTUS CROCUS PULCHICOLOR
CROCUS
OLIVIERI CROCUS
SIENHAUS CROCUS
BİFLORUS BİFLORUS
CROCUS CORSICUS CROCUS ANGISTIFOLIUS CROCUS CARTRWRITHUS
CROCUS LONGİFLORUS
CROCUS SİEBEİRİA
CROCUS VERNUS CROCUS
VERNUS
CROCUS SATIVUS ALP
DAĞLARI ETEKLERİNDE ÇİĞDEMLER
CROCUS BALABANLI (Benim adlandırmam; BİLİMSEL olarak doğru
değil)
Colchicum MAŞUKİYENSİS
(SONBAHAR, EYLÜL,Benim adlandırmam bilimsel olarak doğru değil)
KARDELEN
VE ÇİĞDEM BİRLİKTE
KAYNAKLAR
BAYTOP,T,2002, İstanbul Florası Araştırmaları.
Toplayıcılar, Herbaryumlar, Floralar, Botanik
Bahçeleri,
Kaynaklar 1553-1965). Eren Yayınları İSTANBUL
ÇOLAK, A.H ve SORGER,F., 2004. Türkiye Çiçekleri .İSTANBUL
GEZGİN,D.,2007. Bitki Mitosları. Sel yayıncılık.
İSTANBUL,
EKİM.T, KOYUNCU. M, VURAL,M, DUMAN.H, AYTAÇ. Z ve ADIGUZEL,N., 2000., Türkiye Bitkileri
Kırmızı Kitabı., Türkiye Tabiatını koruma
Derneği, ANKARA.
ERTUĞ, F., 2000. Baharın müjdecisi Çiğdem (Crocus) Ya da
ANTAHSUM.SAR, Hititler Devri Anadolu
Florasına
küçük bir katkı. TÜBA- AR Derisi No3.
KARADAĞ,R.,2007. Doğal Boyamacılık, T.C Kültür ve Turizm
Bakanlığı. ANKARA
ÖZHATAY.N, BYFIELD ve A. ALTAY,S,2005, Türkiye’nin 122 Önemli Bitki Alanı, Türkiye
Doğal
Hayatı Koruma Vakfı, İSTANBUL
TORLAK, H, VURAL.M ve AYTAÇ,Z. 2010. Türkiye’nin Endemik Bitkileri.
Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü. ANKARA
ÜNAL.A,. 2003, Hititler Devrinde Anadolu. Arkeoloji ve
Sanat Yayınları, İSTANBUL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder